Türkiye enteresan bir ülke. Her ülkenin kendine has enteresanlıkları elbette ki vardır. Da... bizim gibi ya "siyah" ya da "beyaz" tonlamasına takılıp kalan pek azdır. Hatta yoktur. Tamam, işsizlik var ve ciddi boyutta. Mutlaka konuşmamız lazım. Yahut da duble yollar yapılıyor. Yapılana bakıp, "Her şey mükemmel" diyerek; ülkeyi sütliman göstermenin bir anlamı var mı? Demek istediğim şu: Yolunda olanı ve olmayanı birlikte ele alıp daha muvazeneli bir mantık yürütemez miyiz acaba? Daha doğrusu hep "ak" deyip hayatı tozpembe göstermek veya "kara" deyip yeise düşmek şart mıdır? Analitik bir kafa yapısına sahip olsak; daha iyi olmaz mı? O kadar çok örnek var ki. THY mesela. Dünyanın dört bir bucağına uçuyor. Başka ülkelerin hava yolu şirketleri küçüldükçe THY devleşiyor. Yaptığı kârı hadi bir kenara koyduk, diyelim; o kadar pilot, hostes, kabin görevlisi istihdam ediyor... bunların her birisi ekonomiye katkı değil de nedir?!. Türkiye'nin tanıtımını da yapıyor gerçekleştirdiği uçuşlar sayesinde. Neresinden bakarsanız bakın Türkiye'nin prestiji. İhracat açısından üstlendiği akıncı rolü de cabası. Hakeza, Çelebi Hava Servisi. Türkiye'nin en köklü havacılık kuruluşlarından biri olan Çelebi, Avrupa ve Asya havalimanlarında Türk bayrağını dalgalandırıp gururumuz oldu. Macaristan, İspanya, Belçika, Almanya ve Hindistan derken şimdi de Polonya. Troy Poland'ı satın alıp Polonya'daki tüm havaalanlarında yer hizmeti faaliyetinde bulunma lisansına sahip oldu. Bir Tepe ve Akfen ortaklığı olan TAV, zaten başlı başına bir efsane. Havaalanı inşasında ve havalimanı işletmeciliğinde uluslararası yüz akımız. Türkiye, havacılıkta dünya markası oluyor, desem; başım ağrımaz. Kara yolu taşımacılığı var bir de. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) öncülüğünde Avrupa'nın en büyük TIR filosuna sahip olan Türkiye, nakliyecilikte iddialı konuma geldi. Ayrıca, Ro-Ro taşımacılığı. Türkiye lojistik üssü oldu, diyenler boşuna demiyor. Gelelim, "ak" ile "kara" meselesine. Şayet, biri at gözlüğü takmışsa; onun "ak" demesine de "kara" demesine de itibar etmemek lazım. Statükodan ülkeye fayda gelmez. Türkiye'nin artı (+) ve eksileri (-) birlikte görüp ona göre strateji geliştirenlere ihtiyacı var. Ortaya koymaya çalıştığım fotoğrafa bakıp, Türkiye'nin hava ve kara yolu taşımacılığında iddialı, deniz yolu taşımacılığında ise yerinde saydığını söylemek mümkün. Demir yolu taşımacılığı da yetersiz tabii. İşsizliğe çare arayanın büyüyeni daha büyütmesi, küçük olanı da güçlendirmesi gerekmez mi?