Akdeniz sıcağı da sıcaktır ha, ta içine işler insanın, kanını kaynatır. Kuzey Afrika ve Güney Avrupa insanı hep öyle. Sıcakkanlı ve neşeli. İşin enteresanı, sınırı da yok bu neşenin. Nerede akşam, orada sabah! Kuzey İtalya halkı mesela. Güneyde yaşayan İtalyanlar'ın bu halinden bezmiş. İkide bir, "Güney İtalya bizden ayrılsın" diye kazan kaldırmalarının sebebi de bu. Kendilerinin çalışıp güneydekilerin yediğini düşünüyorlar çünkü. Hekaza kapı komşumuz Yunanistan. Yunan halkı'nın, 'siesta' adını verdiği 'uyku saati' zaten olmayan çalışma disiplinini hepten alıp gidiyor. Saat 14.30'da başlayan tatil, taa 17.30'a kadar devam ediyor. Gece eğlenceleri öyle mi ya? Esas hayat, akşamın ilk serinliğiyle başlayıp gün doğumuna kadar devam ediyor. Bu özellik sadece Yunanistan'a has bir durum olsa neyse. Tüm Akdeniz ülkeleri üç aşağı beş yukarı böyle. Adana ve Mersin illerini içine alan Çukurova'da da var tabii aynı özellikler. Bu yetmiyormuş gibi bir de artısı var yörenin. Şark insanına mahsus gurur ve öfke!.. Çukurova insanı ticaret yapmayı kendisine yakıştıramaz mesela. Adana, Tarsus ve Mersin'de yakın zamana kadar yöre halkının ticaret yapması bahis mevzuu bile değildi, hemen hepsi geçimini çiftçilikten sağlıyordu. Sayısı az da olsa memurluk yapan vardı tabii ama tabancası var diye hepsinin tercihi polislik ve subaylıktı. Bu tercihlerin meydana gelmesinde toprağın çok verimli olmasının önemli bir rolü var tabii. Evvel emirde mümbit. Ayrıca, her çeşit ürünün yetişmesine elverişli bir iklim. Tabiatın cömertliği sıcakların etkisi bir araya gelince; insanların sosyal hayatı değişmekle kalmıyor, yapısı da değişiyor. Birazcık calışanın karnı doyar. Ayrıca, kış soğuğu diye bir şey de yok. Fazla tamaha ne gerek var? Geriye, boş vakti eğlence ile izzet ve ikramla geçirmek kalıyor ki, aliyül âlâ. Akdeniz insanının yaptığı bu. Şimdi Doğu ve Güneydoğu'dan hızlı bir göç var bölgeye. Aslında fena değil bu göç. Akdeniz güneşi nasıl direncini kırıyorsa, iklimi ve bağışıklık sistemini zayıflatıyor insanların. Halbuki, Doğu kökenli insanlar daha dirençli, dolayısıyla çalışkan oluyorlar. Tarlayı ekip dikmede yerlilerle mukayese edilmeyecek kadar inatçılar da. Dolayısıyla bu göçler sayesinde bu topraklardan daha fazla verim alınmış oluyor. Faydalı yani. De, kazın ayağı hiç de öyle değil. Doğu ve Güneydoğu'dan bölgeye gelenlerin bir kısmı çok büyük bir yanlış yapıyorlar çünkü. Beraberlerinde terörü de getiriyorlar!.. Bunun zararını hem bölge halkı, hem kendileri, hem de ülke çeker ama maalesef oluyor bu. Çukurova halkı tedirgin bugün. Emniyet de öyle. Yeni gelenlerin gözü hiçbir şey görmüyor. Mal bulmuş magribi gibi dalıyorlar tarla ve işyerlerine. Kiminin mülkünü satın alıyor, kimini sindiriyorlar. Akdeniz insanı iyidir hoştur ama duygusaldır. Pire için yorgan yakar. Onun öfkesini kabartmamak lazım. Bölgeye yerleşen Doğu insanı, toprağın cömertliğine nasıl inanıyorsa, yöre insanına da öyle inanıp saygı göstermeli onlara. Yoksa kaş yapayım derken göz çıkarılır ki, çok tehlikeli bu.