Akdeniz'in cefakâr insanı

A -
A +

Akdeniz iklimi malum sıcak bir iklim. Bölgenin güneşi, suyu ve havası eşi emsali olmayan güzellikte. Tabiatı cömert, toprakları verimli. Senede üç-dört mahsul almak mümkün. İklim ve tabiatın etkilediği Akdeniz insanı dingin oluyor haliyle. Ne çok hırsı vardır onun, ne de hayat endişesi. Fakat, bu; o insanların çocuklarının geleceğini düşünmediği, teknolojinin getirdiği nimetlerden faydalanmak istemediği anlamına gelmiyor tabii. Akdeniz ayrıca, baştan sona tarih. Antik kent kalıntıları güneşin altında kendi haline terk edilmiş duruyor. Geçmiş medeniyetlerin izleri var hâlâ ama plansız büyüme hepsini geri plana attı ve bugün yöre insanları mutlu değil. Adana-Mersin arası sanayi ile doldu. Mersin-Silifke arası ise lebalep mesken. Diğer taraftan Antalya-Alanya arası hıncahınç turistik tesislerin istilasına uğradı. O güzelim Alanya'yı bugün tanımak mümkün değil. Plansız yapılanma sonucunda çirkin bir görüntü içinde kalmış... Denizden esen meltem şehri serinletmiyor. Sokaklar tam bir labirent çünkü. İç kısımlarda oturanlar bunalıyor. Doğu ve Batı Akdeniz öyle veya böyle bitti. Bir tarafta muazzam bir deniz ve kum, diğer tarafta gelişigüzel yapılaşmanın sonucu korkunç bir görüntü kirliliği! Geriye kala kala Orta Akdeniz kaldı. Alanya-Taşucu arası yani. Bu bölgede ulaşım engebeli yollar dolayısıyla güçlükle yapılıyor. Bölge kapalı bir havza adeta. Yöre halkı bir taraftan ziraat yapmaya çalışıyor; bir taraftan da toprağını bilhassa İç Anadolu'dan gelen insanlara satıp turizme yöneliyor. Tarım ve yazlık evler iç içe. Bölgede envai çeşit meyve ve sebze yetişiyor. Hepsi çok lezzetli bu ürünlerin ama dediğim gibi planlama olmadığı için yöre halkı ne yapacağını bilemez durumda. Anamur'un muzu; Aydıncık'ın patlıcanı; Silifke'nin yerfıstığı ve susamı; Erdemli'nin narenciyesi; Tarsus'un pamuğu; Gülnar'ın nohut ve üzümü; Mut'un kayısısı. Eşi emsali yok bu ürünlerin ama doğru stratejileri olmadığı için yöre halkı nemalanamıyor. Turizm ve tarım arasında gidip geliyorlar. Anamur ziyaretimde gördüm ki, bölge halkı hâlâ şaşkınlık içinde. Vatandaş 250 bin dönüm araziye muz ekmiş ama bıçak sırtında yaşıyor. Ya yarın hükümet bizi yüzüstü bırakırsa, sendromu! Kim devletini yanında görmek istemez. Hele Türkiye gibi alt yapısı olmayan, yeterli finansmanı bulunmayan, üstüne üstlük ambalajlama, ulaşım ve marka meselesini henüz çözememiş bir ülkede çok daha fazla oluyor bu istek! Anamurlu da istiyor tabii. Bu isteğin para ve teşvik olduğunu sanmayın sakın. Anamur halkı sadece ilgi istiyor. İktidar partisine mensup kişileri Anamur'da görmek ve hükümet temsilcileriyle el ele verip emin adımlarla yürümek istiyor. Hak ediyorlar da bunu zaten. Şayet bu yöre insanı biraz ilgi görse var ya; dağı devirir. Öyle de bir çelebi yanları var işte. Sahil ilçelerin kumu, denizi ve tarihi; Gülnar ve Mut gibi ilçelerin yaylaları; turizm için biçilmiş kaftan. Bir tarafta tarım, bir tarafta turizm... Hepsi olur ama dediğim gibi biraz ilgi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.