Akhisar'ın haklı gururu

A -
A +
Akhisarlılar "Akhisar zeytinin başkenti" diye gururlanıyorlar. Haklılar. Evet, teşvikler işe yaradı ve Türkiye 160 milyon zeytin ağacına kavuştu. Türkiye'nin en fazla zeytin fidanı Akhisar'da. 13 milyon zeytin ağacı var. Da... Akhisar'ın zeytinle tanışması çok daha eskilere dayanıyor. 9 bin yıllık bir tarihe sahip bu şehir. Zeytinin ilk ekildiği bölge ve ayrıca zeytini ambalajlayıp pazara süren dünyada ilk merkez. Akhisar'a beşincisi tertiplenen "Zeytin Hasadı" töreni için gittim. Zeytin toplayıp fidan diktim. Helikopterle zeytin bahçeleri üzerinde dolandım. Muhteşemdi. Kilometrelerce uzanan zeytin deryası. Yemyeşil. Mezopotamya malum zeytinin anayurdu. Zeytinle ilk defa Anadolu tanışmış. Gelgelelim pazarın hakimi İspanyollar. Akdeniz ülkelerinin hepsi zeytin yiyor, yağını kullanıyor. Türkiye'de ise kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi bir kilo bile değil! Ne tüketmesini biliyor, ne de pazarlamasını. Sadece üretiyor. Eski tarihlerde Thyateira adıyla anılan Akhisar'a, Osmanlı Yağcı adını vermiş. Akhisar bugün yağcılığın üstüne zeytin ve zeytinyağı işleme makineleri üretimini de koymuş durumda. Organize sanayi bölgesi hızla büyüyor. Bunların hepsi güzel, hepsi hoş şeyler ama yeterli mi? Bu soruya "evet" cevabını vermek için vakit  çok erken. Üretimle her şey hallolmuyor çünkü. Pazarlama ve satış konusu da var. Ayrıca marka olmak ve ihracat yapmak da lazım. Sadece Akhisar'da 110 bin ton zeytin elde ediliyor. Ege ve Marmara Bölgesi'nde 650 bin ton. Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz 350 bin ton zeytin üretiyor. Bu ürünler iyi değerlendirilmezse üretici ve sanayici bezginleşir. Akhisar geçmişte tütün ve pamuk üretimiyle ünlü bir bölgeydi. Para etmiyor diye vazgeçti her ikisinden de. Aynı şeyi zeytinde de yaşamaması lazım. Akhisar'da 10'larca yağ fabrikası var. Hemen herkes kendi adına yağ üretiyor. Bunların marka olması kolay mı? Bazı firmaların dağıtım kanalları güçlü ve Türkiye'nin belli noktalarına ürünlerini ulaştırmaları kolay oluyor ama ya diğerleri? Zor! Hele ihracat? O daha da zor! Türkiye yurtdışına ambalajlı zeytinyağı satamıyor zaten. Bilhassa Avrupa'ya dökme satıyor! Türk zeytinyağını alan Avrupalı tüccarlar, Afrika'nın kalitesiz ürünüyle karıştırıp öyle sunuyor pazara. Bir nevi ayağına sıkma durumu var yani!
Bu problemlerin çözülmesi ve Türkiye zeytinyağının marka olabilmesi için kooperatifleşme ya da şirketleşme şart oldu. Bunu Kalkınma Ajansları'nın dikkate alması ve ona göre strateji geliştirmeleri gerekiyor.
Türkiye'de üretilen zeytin ve tabiatıyla zeytinyağı dünyanın en lezzetli ürünü ama pazarlama konusunda çok eksikleri var. Ayrıca iç tüketim de zayıf. Bu meselenin bir an önce giderilmesi lazım.
Son söz: Türk zeytin üreticisi bugün 3-5 kuruş kazanıyor ama bunun sürdürülebilir olduğunu kimse iddia edemez. Gerekli tedbirleri vakit geçirmeden almak lazım ki, bu kazanç daimi olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.