Size bir hikâye anlatayım da, şaşın biraz! Adana ile Mersin'in hikâyesi. Komşu iller arasındaki rekabete kim itiraz edebilir ki? Hoştur. Gereklidir de. Şehrin halkını yekvücut yaptığı gibi birbirlerini geçmek için tatlı bir yarışın içine de sokar onları. Tıpkı bir takım içindeki iki futbolcu gibi. İkisi de kendini göstermek ister fakat tek şartı vardır bunun; Takım ruhu. Ferdiyetçiliğe kaçıverdiler mi; yanarlar! Kendileriyle kalsa yine iyi. Takım ve oyuncu arkadaşlarını da yakarlar. Herkes zarar görür onların bu ferdî davranışından. Şehirler arasındaki durum da üç aşağı beş yukarı böyledir. Gelelim Adana-Mersin meselesine. Bu iki şehir ne tatlı bir rekabet yaşadı, ne de birbirine pas attı. Didiştiler durdular seneler boyu!.. Oysa, o kadar çok ortak yönleri var ki. İş birliği yapma alışkanlıkları olmadığı için farkında bile değiller neler kaybettiklerinin. Farkında olan da umursamıyor! Hangisini sayayım?!. Tarım mesela. Her iki şehir de Çukurova gibi bir nimetin üstünde kurulu. Ahalinin önemli bir kısmı maişetini tarımdan sağlıyor. Mersin ticarette, Adana sanayide çok iyi. Her ikisi de tarihî zenginliğe sahip. Mersin önemli bir sinerji yakaladı: Ortak akıl. Birlikte hareket etme becerisi müthiş gelişti Mersinlinin. Limanı, serbest bölgesi ve üniversitesi. Bunlar ortak değer haline getirildi ve şehirde hızlı bir iyileşme yaşanıyor. Kent halkını kalkınma heyecanı sarmış durumda. Kalkınmada öncelikli sektörleri seçtiler. Tarım, turizm ve lojistik... Kara ve deniz taşımacılığında muazzam bir potansiyeli var ve Mersin bu potansiyeli sonuna kadar değerlendirme azminde. Vali, sivil toplum örgütleri ve belediye... el birliğiyle çalışıyorlar. Hakeza üniversite. Devlet ve vakıf üniversiteleri de tam destek veriyor bu değişim hareketine. Organize sanayi bölgesinde kurulu "teknopark" var bir de. Müteşebbis kişi ve kurumlara, plan ve proje geliştirme hususunda muazzam bir imkan sunuyor bu merkez. ODTÜ ve TÜBİTAK da işin içinde. Ayrıca, Mersin Tarım-Gıda Teknoparkı da kuruldu kurulmak üzere. Tarımla ilgili tüm kurum ve kuruluşlar dahil edildi bu projeye. Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Adana'daki Çukurova Üniversitesi'ne teklif götürmüş, "Gelin siz de dahil olun bu projeye" diye. Maksat, "sen-ben" kavgasını bir kenara bırakıp el birliği, gönül birliği yapalım. Zengin olalım. Hadi, el birliği yapıldı, diyelim. Yetmez ki. Üretileni pazarlamak da lazım. Mersin'in "Lojistik" diye gırtlak patlatmasının ana nedeni de bu zaten. Narenciye, meyve ve sebze. Bu ürünlerin ihraç edilmesi gerekiyor. Nasıl yapacaksınız bunu? TIR'la gideni var, gitmeyeni var! Mersin kara ve deniz ulaşımında problem yaşamıyor. Tren yolu da var. Fakat, havaalanı yok. Adana Havalimanı'nı kullanıyor. O da sadece, yolculukta işe yarıyor. Çartır (charter) uçuşlara müsait değil çünkü. Domates, üzüm ve gül mesela; yolcu uçağıyla taşınmaz ki. Çartır uçağı lazım. O da Adana Havalimanı'na inemiyor! Adana-Mersin arası 75 kilometre. Orta yerde ise Tarsus var. Mersinli iş adamları "Havalimanı Tarsus'ta olsun" diyor. Adanalı, "Olmaz" diye ayak diretiyor! Havaalanı şehrin içinde ya, keyfi bozulsun istemiyor. Ve tabii her iki ilin ürünlerini nakledeceği büyük bir havaalanına karşı çıkıyor. Akıl bunun neresinde?..