Altı sıfırsız para

A -
A +

Çoluk çocuk toplanıp biz yapıyoruz; tavsiye ederim, siz de yapın. Her hafta sonu yarım saatlik bir seans bu. Gerçi kakara kikiri geçiyor ama olsun. Yine de faydalı. İlkokul ikiye gidiyordum. Rahmetli babam, alacağım şeylerin listesini ve 2.5 liralık mor banknotu elime tutuşturup beni çarşıya yolladı. Kamış sepet kolumda top sahasına kadar vukuatsız geldim. O gün büyüklerin futbol maçı vardı, kasabadaki tek meşin top da sahadaydı. Bazılarının ayağında futbol ayakkabısı olduğunu dün gibi hatırlıyorum. Onları öyle gören Pele'yi görmüş gibi mutlu olurdu. Ben de oldum. Maçın hitamına kadar sürdü de. Maç bitince tekrar normal hayata döndüm. Dönmez olaydım. Sipariş kağıdı da, para da un ufak olmuş! Maça dalıp hepsini yırtmışım, iyi mi?.. 2.5 lira büyük para! Gel de şimdi git eve... Çocuklara bu hatıramı anlatıp bitirince, hemen, 'Baba, sonra ne oldu?' diye soruyorlar. Ne olacak, üç gün eve gitmedim tabii. Bu cevap bile kesmiyor onları. Dayak yedim mi, yemedim mi? Merak ettikleri esas konu bu. Yemedim ama gel bana sor. Bir kamyon meşe odununu kırıp depoya istifledim de öyle kurtuldum zılgıttan!.. Kafaları basmıyor tabii. 2.5 lira için değer mi?.. Paradan altı sıfır atılacak diye, cüzdanlara bozuk para kesesi ekleniyormuş. Gazetelerdeki bu haberi okudum önce onlara. Ve sonra da konuya geri dönüp, sözün ucunu; o günkü ceplerin hep düğmeli olduğuna bağladım. Neden? Çocukların harcama psikolojilerini değiştirmek istiyorum da ondan. Daha onlar dünyaya gelmeden önce yerli bir otomobilin 140 bin liraya satın alındığını söylediğim zaman gülüyorlar bana. Hepsi terbiyeli çocuk, belli etmiyorlar ama gözlerinden, 'Atma, baba' alt yazısını okuyabiliyor. Onlar haklı ama ben de haklıyım. Gerçekten öyleydi. Zamane çocuğu. İşleri güçleri rakam. Eğitimi kafaya takmışım bir kere; ben de onların anladığı dilden konuşurum. Bugün otomobilinin deposunu ful yapmak isteyenin o günkü hesapla bir otopark dolusu otomobil vermesi gerektiğini söylüyorum. Rakamlar komik gelmiş olacak ki, hepsi yerde. Hikaye değil bu, aynıyla vaki. Rahmetli babam tarla satmıştı. 150 bin lira. Parayı nedense eve getirdi. Ailede alarm. Abimlerin etrafta nöbet tuttuğu yetmezmiş gibi amcazadelerden de destek alındı. Hizmetleri karşılığı birer lira harçlık almışlardı da oradan biliyorum. Boru değil tabii, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde o gün 30 bin liraya dairenin kralı alınırdı, kralı! Bir defasında yine yurtdışına çıkmıştım. Aşka gelip eşime bin dolarlık bir hediye aldım. Almaz olaydım. O an hiç fark etmedim ama yuttuğum zokanın acısı aylarca çıkmadı... Paradan altı sıfır atmak, ucuzluk anlamına gelmiyor. Sadece psikolojik bir olay. İşin şakası yok. Bir Yeni Türk Lirası'nın neredeyse bir dolara eşitlenmesini öngören yasa tasarısı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Şakası yok, olacak bu. Hazırlığını şimdiden yapmayan yandı ki, ne yandı. Haber vereyim dedim. MI ACABA?!. Sebzeye, kar zammı gelmiş... Sebzeye değil, vatandaşa o, vatandaşa! *** Hazine bu yıl 192.5 katrilyon borç ödeyecekmiş... 'Hazine'nin de bir itibarı var be arkadaş, bari adını değiştirin. Kevgir olsun, mesela!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.