Analiz alışkanlığımız yok

A -
A +

Geçen makalemde Vaillant Türkiye Genel Müdürü Cristoph Grosser'in Çin intibalarını yazacağımı ifade etmiştim. Hemen belirteyim ki, vereceğim ayrıntı Türk müteşebbislerinin geçmişte Orta Asya ülkelerine yaptıkları çıkarmaların neden hüsranla bittiğine de bir nevi ayna tutuyor. Analitik düşünceden mahrum olmanın ne gibi zararlara neden olduğunu göstermesi bakımından çok önemli bu görüntü. Batılı iş adamları bir ülkeye gitmeden önce o ülkenin tabii kaynakları, yatırım potansiyelleri ve iş kabiliyetleri hakkında araştırma yaptıkları gibi o ülkenin insan kaynakları hakkında da inceleme yapıyorlar. Hem de ıcığı cıcığına kadar. Cristoph Grosser da Alman ve batı kültürüyle yetişmiş bir yönetici. Kendisinden Türkiye'de uyguladığı başarılı modeli alıp Çin'e gitmesi istendiğinde; ilk işi araştırma yapmak oluyor tabii. Sonunda bakıyor ki Çin'de kombi satması zor ama imkansız değil. Zor, çünkü; insanlar bir yerine iki ceket giyip idare ediyorlar. Mümkün, zira; 15 sene önce Çin'de şofben hiç yokmuş mesela. Bugün ise şofben olmayan ev yok. Cristoph Grosser ölçüp biçmiş ve ardından "Satarım" demiş. Nasıl satacağını sıralıyor da bir bir. O onun işi. Nasıl satarsa satsın. Ancak, Türk sanayicisi ve iş adamı için de geçerli olan bazı tespitleri var ki, onları yazıp bir nevi hizmet etmek istiyorum. Bugünlerde Amerikalıdan Avrupalıya kadar hemen herkeste bir Çin korkusu var. Bariz bir şekilde görülüyor bu korku; iş adamlarından siyasetçilere, kanaat önderlerinden sosyal bilimcilere kadar hem de. Eli şakağında düşünüyor hepsi de!.. Cristoph'ın öyle bir korkusu yok ama... "Onların fazlası varsa, eksiği de var" diyor ve bu eksiği tamamlamaya hazırlıyor kendisini. Daha doğrusu firmasını. >> Çin'in bilinmeyen yönü 2002 senesinde 500 milyon Çinli şehirde yaşarken şimdi 530 milyon olmuş bu rakam. 2010 ise 600 milyon olacakmış şehirde yaşayan Çinli sayısı. "Bu da" diyor Cristoph. "2010 senesinde kadar Çin'deki mesken sayısı 50 milyondan 100 milyona çıkacak." Türk müteahhitleri için de faydalı bir bilgi olduğunu düşünüyorum bunun. Ayrıca, 2010'da Çin'de kişi başına düşen milli gelirin 10 bin Euro'ya çıkacağı tahmin ediliyor. Çin halkının yüzde 38'i internetten alış-veriş yapıyor. Yüzde 60'ı ise eş-dost tavsiyesine uyarak. Bunu da belirttikten sonra gelelim esas mevzuumuza; yani, insan kaynaklarına. Çin halkının teslimiyeti çok yüksek bir kere. İnandığı bir lidere tabi olup onun peşinde körü körüne gidebiliyorlar. Hele bir de değişime gösterdikleri direnç var ki, dillere destan. Çalışırken saat mevhumu da yok onlarda. "Belli sürede bitirmeleri şartıyla bir iş veriyorum onlara" dedi Cristoph. "Vakit dolduğunda yanlarına gidip işin bittiğini söylüyorum. Bir kulaklarından giriyor öbür kulaklarından çıkıyor benim söylediklerim. Hiç duymamış gibi devam ediyorlar işe. Kolundan tutup kenara çekiyorum. Az sonra, yine işe dönüyorlar!" Bunların hepsi alışkanlık tabii. "5 ilâ 7 senede ancak değişirler" dedi Cristoph. Ki, varın gerisini siz düşünün!.. Christoph'ın söylediğine göre Çinli alışkanlıklarını çok seviyor ve asla değişiklik istemiyor. Fakat, güçlü lidere tabi olup bir takım içinde rol almaya da bayılıyorlarmış. "Risk almaktan korktukları için böyle davranıyorlar" dedi Cristoph. Yerden göğe kadar haklı tabii. Cristoph'ın anlattığı bir anekdot daha var, çok enteresan. "Resmi daireler de dahil nereye gittiysem herkesi spor giyimli gördüm" dedi Cristoph. "Kravat takan hiç yoktu. Yahu, neden kravat takmıyorsunuz, diye sorduğumda bana liderlerinin klimanın düğmesini iki derece aşağı alanın kravat takma mecburiyetini kaldıracağı hususunda söz verdiğini söylediler." Böylece her sene 2 milyar dolar enerji tasarrufu sağlanır olmuş Çin'de. Çinli analiz yapmıyor ve disiplinsiz. Kural tanımadıkları gibi işe yoğunlaşmaları da zayıf. Ayrıca, oldukça duygusallar. Bu özellikleri onları motive etmeyi kolaylaştırıyor ama çözülmeleri de bir o kadar çabuklaşıyor tabii. Bu meselenin kuyruğunu Türkmenistan'a, Özbekistan'a, Azerbaycan'a giden Türk iş adamlarına bağlayıp bitirmek istiyorum. Şayet, bizimkiler de gittikleri ülke insanıyla ilgili analizler yapsalardı; yaşanan bu hüsranların hiçbirisi olmazdı, en azından çoğu yaşanmazdı ama yapan olmadı ki!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.