Değil Amerika, Avrupa ülkelerinden herhangi birinin Antakya gibi bir kenti olsa; zengin olup çıkar adamlar. Antakya, Hatay ilini doyurmakla kalmaz; tüm Türkiye'yi besler ama dediğim gibi ehlinin eline düşmüyor bir türlü!.. Kendini "entelektüel" diye tanımlayan, yeri geldiğinde "ülkesini sevme" konusunda üzerine toz kondurmayan benim gibi birinin böyle bir sözü sarf etmesi acı bir şey; biliyorum. Fakat, ne yapayım? Gerçek bu. Antakya tarih, kültür ve üzerinde barındırdığı medeniyetler bakımından dünyanın emsalsiz şehirlerinden biri. Hoşgörü merkezi. Böyle muhteşem bir mozaiği başka bir yerde görmenin imkânı yok. Sadece bu da değil. İklimi, havası, suyu... her şeyi harika. Başta pamuk ve mandalina olmak üzere her çeşit meyve, sebze yetişiyor Antakya'da. Kendine yettiği gibi ihraç da ediyor yetiştirdiği bu ürünleri. Hele yeme içme kültürü; süper! Etli ve zeytinyağlı yemeklerde Antakya mutfağı emsalsiz. Tarım ve beslenme böyle de turizmi farklı mı? Antakya çeşitli din, dil ve ırka mensup insanları barındıran bir şehir. Sevgi ve barış şehri. Sadece, inanç turizminden elde ettiği gelirle bile hemşehrilerini ihya edebilir ama hani? Yok! İşte bunun için diyorum, "Bir başkasının böyle bir şehri olsa" diye. Elindeki kıymetleri dahi değerlendirme becerisi gösteremiyor. Maalesef gösteremiyoruz! Tanıtım eksikliği had safhada. Antakya mı? Hatay mı? Bu kadar basit bir meseleyi dahi netleştirememiş bir şehrin tanıtımından nasıl söz edeceğiz?!. Doğru, biz biliyoruz. Antakya merkezin, Hatay ise ilçeleriyle birlikte ilin ismi. Ama bunu elin yedi kat yabancısına nasıl anlatacaksın? Antakya, desen; soru hazır: "Hatay ne?" Hatay, desen; Antakya'nın ne olduğunu soracak bu kez de! Kavram kargaşasına bir an önce son vermek lazım. Antakya taşımacılık sektöründe de çok iddialı. İstanbul'dan sonra en çok TIR parkı bu kentte. Hakeza, liman. Çok büyük limanları var. Şimdi havaalanı da yapıldı. Uçaklar lebalep dolu. En önemlisi de Suriye ile imzalanan "vizesiz geçiş" anlaşması. Pasaportunu göster, geç. Üç ay kalma hakkı var tarafların. Ticarî potansiyeli görüyor musunuz? Antakya oldum olası ticaret merkezi. Eski "İpek Yolu" buradan geçiyor. İnsanları ticarete oldukça yatkın yani. Hasılı, Antakya kalkınma stratejisi olarak kendine tarım, turizm ve lojistik sektörünü seçebilir. Demir-çelik sanayi de var ayrıca. Bu sektörlerde potansiyeli muazzam zaten. De... bunları belli bir plan dahilinde belirginleştirmesi ve stratejik hale getirmesi lazım. Bu da ancak ortak akıl sayesinde olur. Antakya'da olmayan bu! Hemen belirteyim ki, bunların hiçbirisi imkânsız değil, sahipsiz de. Hatay Valisi Celalettin Lekesiz kent için bir şans. Lekesiz daha önce Amasya'da görev yapıyordu. Amasya onun sayesinde müthiş bir inovasyon yaşadı. Hele, turizm konusunda. Şehri gören tanıyamıyor. O kadar değişti yani. Amasya tarımda da atak yaptı, Lekesiz döneminde. Celalettin Lekesiz, başta sivil toplum örgütleri olmak üzere halkın projelere iştirakini sağlama hususunda çok mahir. Hiç şüphe yok ki, Antakya'da da gösterecektir bu maharetini. Yeter ki, Antakyalı uzak durmasın. Uzak durursa ne olur? Onu hiç söylemesem daha iyi. Antakya tek alternatif değil çünkü. Başka iller de var bu rekabetin içinde. Helva olsun, temennisiyle bitirelim yazıyı.