Aspirin yüz yıldan fazla bir süredir insanoğlunun hayatında. Gün geldi, yerildi; gün geldi övüldü ama hiç çıkmadı hayatımızdan. İngiltere'de yapılan bir araştırmada Aspirin'in yeni bir özelliği bulundu ki, tıp dünyasını heyecana boğdu bu özellik. Bakteriyel enfeksiyon hastalıklarında kendini gösterdi bu ümit ışığı. Nasıl olmasın ki, her sene dünyada 20-25 milyon insan bu hastalık nedeniyle ölüyor! Bakteriyel enfeksiyon hastalığına yakalanan hastanın vücut direnci azalıyor tabii ister istemez. Bir de buna verilen antibiyotiklerin neden olduğu tahribatı ilave edin! Vücut, mikrobun at koşturduğu bir alan olup çıkıyor. Mikrop azdıkça azıyor. Aspirin işte tam bu noktada devreye giriyor. Vücudun direncini arttırıyor ve ilacın etkili olmasını sağlıyor. Tabii, bunun sonucu olarak da hastalıktan kurtulma oranı artıyor. Bir de çok pahalı olan ilaçlara, Aspirin gibi ucuz bir ilacın verdiği ekonomik desteği dikkate almak lazım tabii. De... burada kritik bir nokta var ve asla göz ardı edilmemesi gereken bir husus bu. Şayet, hastaya önce Aspirin sonra mikrop verilirse; bu kez de aksi tesir yapıyor! Dolayısıyla, Aspirin'i hastaya enfeksiyon başladıktan sonra vermek lazım. Bu da tabii ancak, uzman doktor nezaretinde olacak bir şey. "Aspirin her hal-u kârda faydalı" deyip leblebi çekirdek gibi Aspirin alındığı takdirde sağlığı kaybetme de söz konusu yani!.. Antalya-Belek Gloria Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 36. Ulusal Hematoloji Kongresi'nin ana gündem maddelerinden biri Aspirin'di. Bir diğeri ise D vitamini-kanser ilişkisi. D vitamini eksik olan kişilerin lenfoma kanserine yakalanma oranı daha fazla imiş. Güneşle teması fazla olanlarda ise kansere yakalanma ihtimali daha düşük oluyormuş. Bu konu da tıpkı Aspirin gibi kesinleşmiş değil ama hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda elde edilen veriler, böyle olduğunu gösteriyor. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, Türkiye'de hem hastalıklara teşhis koyan doktorları, hem de hasta ve hasta yakınlarını bilgilendirmek için ciddi çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Bu, gerçekten önemli bir konu. Türkiye'de yeterli hematolog olup olmadığını sordum Prof. Dr. Özcan'a. Doktor var ama kan bankası yok! Laboratuvar yok! Hemşire yok! Yatak yok! Hematolog olsa ne olur? Olmasa ne olur? Bir de ayrıca, bilgi eksikliği söz konusu. Dernek şu anda Türkiye'nin her köşesinde görev yapan hematologların bilgi seviyesini arttırmak için eğitim programları uyguluyor. Ayrıca, hastaları bilgilendiriyor. Öyle ya, çeşitli nedenlerden dolayı hasta sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu konuda herkesin, hepimizin bilgilenmeye ihtiyacı olduğu kesin. Derneğin hazırladığı kılavuzları inceledim. Harika. (www.thd.org.tr/THD_halk) web sitesine girip bakmanızı tavsiye ederim. Hele, hasta veya hasta yakını iseniz mutlaka bakın.