İki ülke arasındaki ilişki, Türkiye'nin 1960'lı yıllarda Almanya'ya iş gücü ihraç etmesiyle başladı. Daha sonraki senelerde bu ekonomik ilişki büyüdü, gelişti ve bugün 22 milyar euro'luk bir ciroya ulaştı iki ülke arasındaki ticaret hacmi. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Şahin bu rakamın 50 milyar euro'ya çıkmasının mümkün olduğunu iddia ediyor. 2.7 milyon Türk'ün Almanya'da yaşadığını ve bunlardan 65 bininin girişimci olduğunu dikkate alınca; Kemal Şahin'in bu iddiası, hiç de abartılmış gibi gelmiyor insana. Hele Türk kökenli girişimcilerin Almanya'da 7.5 milyar euro'yu bulan yatırımlarıyla 370 bin kişiye istihdam imkanı sağladıklarını ve 30 milyar euro civarında bir ciro gerçekleştirdiklerini de göz önüne alınca, Kemal Şahin'in hakkını teslim etmekten başka çare kalmıyor geriye. Ayrıca bu işin bir de karşı tarafı var. Yani, Almanlar. 2 bin 100 Alman firmasının Türkiye'de bugüne kadar yaptığı yatırımlar toplamı 4 milyar euro'nun üzerinde. Bu konunun bir başka yönü daha var ki, o daha da enteresan. Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası'na üye olan iki ülke işletmelerinin toplam cirosu 750 milyar euro'yu geçiyor. Her biri kendi alanında dünya devi olan Eczacıbaşı Holding, Garanti Bankası, Şahinler Holding ve Ege Türk gibi Türk firmaları var üyeler arasında. Diğer taraftan Metro, Mercedes, Deutsche Bank, Fortis Bank, Commerzbank, Thyssen, Siemens, Allianz, Gerling Konzaern... gibi Alman devleri de üye bu Oda'ya ki, zaten bir kısmı Türkiye'de yatırım yapmış durumda. Diğerleri de zaman ve fırsat kolluyorlar. Böylesine önemli bir ekonomik gücün ortaya çıkardığı sinerjiyi düşünebiliyor musunuz? Geçen sene ilki gerçekleştirilen Türk-Alman Ekonomi Kongresi'nde daha önce "Avrupa'nın hasta adamı" ilan edilen Türkiye için "Boğaz'ın kaplanı" benzetmesi yapıldı. Nereden nereye, değil mi? Ancak, bu da yetmez. Türkiye, ne yapıp edip "Avrasya Kaplanı Türkiye" unvanını almalı. Bu potansiyel var çünkü. Potansiyel harekete geçiyor Türk Alman Ticaret Odası'nın organize ettiği Türk Alman Ekonomi Kongresi'nin ikincisi bu sene yine Berlin'de yapılıyor. Geçen sene bin 200 iş adamı katılmıştı, bu sene ilgi daha da fazla. Yarısı Türk, yarısı Alman bin 400 iş adamının iştirakiyle rekor kırması bekleniyor bu sayının. Geçen seneki Kongre'de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu sene 26-28 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan Kongre'ye yine katılıyor. Bu Kongre her ne kadar iş adamlarını ilgilendiriyorsa da sınırları çok geniş; hem siyasetçileri, hem bürokratları ve hem de sivil toplum kuruluşlarını buluşturuyor çünkü. Türk iş adamlarının Berlin çıkarmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Federal Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile bir araya geliyor ki, iki lider bu Kongre'de birbirlerini daha iyi tanıma fırsatını yakalamış olacaklar. İkincisi gerçekleştirilecek olan Türk Alman Ekonomi Kongresi'nin en önemli tarafı belki de KOBİ'lere açtığı pencere. Malum, son iki senede Türkiye'ye ciddi yabancı sermaye girişi oldu. Fakat, gıda, telekomünikasyon ve bankacılık sektörleri ile sınırlı kaldı bu sermaye girişi. Nedeni de, hukuki altyapı ve kayıt dışı ekonomi! Bu iki ana konu, yabancı sermayeyi ürkütüyor ve istekli olmalarına rağmen gelmelerini engelliyor. Berlin'deki Kongre'de bu konu şüphesiz gündemin en önemli maddesi olacak. Tarafların istek ve korkularını böyle bir platformda dile getirmeleri, hem siyasetçi ve hem de bürokratlar üzerinde olumlu etki yapacak ve onların kalıcı tedbirler almalarını da sağlayacaktır. Şayet KOBİ'lerin yabancı sermaye çekmeleri ve onlarla ortaklık yapmaları temin edilebilirse, Türkiye'nin sırtı asla yere gelmez. Bu da işte böylesine ciddi ve seviyeli iş birliği ile mümkün. Dolayısıyla, başta Kemal Şahin olmak üzere bu organizasyona emek veren herkesi kutlamak lazım.