Türk halkı , nev'i şahsına münhasır bir halk. En büyük özelliği ise hiçbir kalıba girmemesi. Canı dut yemek istemişse, aldı eline sopayı döktü meyveyi aşağı. Hurmaysa bu sefer de ağacı kesip salkımı önüne indirdi. Vızır vızır işleyen TEM trafiğinde karşıdan karşıya geçmek de 'No problema' Türk insanı için. At kendini trafiğin orta yerine, tamam!.. Alacaklıyı döverek borç ödemek de bize mahsus bir yöntem. Ya ev yapmak yerine gecekondu dikmemize ne demeli? Vergiyi Maliye yerine memura ödemek de yine patenti bize ait bir ödeme şeklidir haa. Hasılı bırakın kural koymayı, Türkiye mevcutları da yıkarak geldi buraya. Bu yıkımdan, tıpkı kement atıp Saddam 'ın heykelini deviren Iraklı gibi haz aldı. Onu da söyleyeyim. Trafik ışığına riayet etmeden yürümek bir kimlik oldu bu memlekette. Böyle bir ülkede yaşadığı yetmiyormuş gibi üstüne üstlük bir de kendini dünyanın en medeni toplumu sayması yok mu, Türk halkı nı rakipsiz yapıyor. Aynı halk şimdi AB 'nin eşiğine gelip dikildi. AB 'nin şekillenmesi kolay olmadı aslında. 53 senelik bir evveliyatı var bu işin. Şimdi dağınık Türkiye , düzenli AB 'ye entegre olmaya hazırlanıyor. Da, bizim civatamız onların somununa, onların kriterleri bizim tarzımıza hiç ama hiç uymuyor tabii! 18 Nisan 1951 tarihinde Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg 'tan oluşan 6 Avrupa ülkesi Paris 'te kafa kafaya verip Avrupa Demir Çelik Topluluğu 'nu kurdular. O yetmedi, aynı ülkeler 25 Mart 1957'de bu kez Roma 'da bir araya gelip Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu (AET) kurdular. Nihai hedefi siyasi birlik olan AET, 'cuk' diye oturmadı tabii. Hatta bir dönem, karamsarlık bastı hepsini. Fakat, yılmadı adamlar. Jacques Delors başkanlığındaki Komisyon 1984'te bir 'Beyaz Kitap' hazırladı ve AET 1 Ocak 1993'e kadar tek pazar oluşturmayı kendisine hedef edindi. Bu arada 1986 senesinde Avrupa Tek Senedi'ni de imzalayıp bu iddialı hedefle ilgili mevzuatın kabulü konusunda yeni usuller geliştirdiler. Derken Berlin Duvarı yıkıldı, 1991'de ise Sovyetler Birliği çözüldü. Bu gelişmeler dünyanın dengesini değiştirdi. Avrupalı kenetlendi ve kendini dünya lideri olmaya odakladı. 1991'in Aralık ayında Maastrich'te toplanıp yeni bir müzakere süreci başlattılar. 1 Kasım 1993'te ise Avrupa Birliği Antlaşması yürürlüğe girdi. Avrupa Birliği (AB) bugün 25 üyesi olan ve 450 milyon nüfusa sahip bir güç. Atlas Okyanusu 'ndan Urallar 'a kadar uzanan 'Büyük Avrupa ' hedefinin üzerine sınırları kalkmış, siyasi birliğini sağlamaya çalışan ve bu arada Euro gibi harika bir ortak para birimine geçmiş ' Avrupa Birleşik Devletleri ' modeli oturtuluyor elbirliğiyle şimdi. Kıbrıs da çok önemli onlar için Türkiye de. 'Avrupa Gölü' haline getirmek istedikleri Akdeniz 'in en kritik yerinde bulunan Kıbrıs 'ı bir an evvel ABD'nin pençesinden kurtarmak istiyorlar. Türkiye ise Ortadoğu 'nun kapısı. O sıcak bölgeye Türkiye olmadan uzanmaları mümkün değil. Ha, Türk halkı nın hususiyetlerini sıralarken, hep kafasının arkasında başka bir düşüncesinin olduğunu saymayı unuttum. Bu da çok önemli. Türkiye , bundan sonra karşı tarafa güvenmeyen üslubunu değiştirmeye mecbur. AB'ye güvenmesi lazım. Bu arada AB kriterlerine uyum sağlamak için elinden geleni ardına koymaması da çok önemli bir husus tabii. Müzakerelerin ucunun açık olmasına ve serbest dolaşıma takılıp kalırsa vay haline!.. > MI ACABA?!. 80 yaşındaki ünlü ateist İngiliz Profesör Antony Flew'un "Allah'ın varlığına inanıyorum" demesi diğer ateistleri şaşırtmış... Eh onlar da şaşkınlıklarının farkına varmaya başladı demek ki! *** Türk öğrenciler, 51 ülke arasında yapılan yarışmada 46'ncı olmuş... Kopya çekememişlerdir mutlaka, yoksa süper bizim çocuklarımız! *** Türk halkının yüzde 98'i YTL'nin farkındaymış... Çabuk farkediyoruz da, kazanmasını öğrenemiyoruz bir türlü!