Her zaman söylüyorum; Türkiye istihdam açığını kapatırsa, bunu ancak hizmet sektörü sayesinde yapar diye. Dediğim olmaya başladı yavaş yavaş. Dün önemli bir gelişmeye şahitlik ettim. Ne yalan söyleyeyim, gurur duydum. Türkiye'nin önde gelen toplu yemek şirketlerinden biri olan Emin Catering ile Alman catering devi Klüh Service Management'ın birleşmesi gerçekleşti çünkü dün. "Ben dememiş miydim!" şeklinde böbürlenme bana hiç uymaz, tarzım değil bir kere. De... bugün müsaadenizle işleyeceğim bu haltı. Biri Türk, biri Alman iki dev firmanın evliliği beni fazlasıyla mutlu etti. Savunduğum fikirleri doğruluyor her şeyden önce. Mutlu olmayayım da ne yapayım? Toplam cirosunun yüzde 25'ini Almanya'dan sağlayan Klüh Service Management, yaklaşık bir milyar doları bulan cirosunun geriye kalan kısmını 35 ülkede gösterdiği hizmet ve faaliyetlerden elde ediyor. 40 bine yakın çalışanı var ayrıca. Klüh sadece catering alanında faaliyet göstermiyor. Güvenlik, temizlik, hastane işletmeciliği, personel hizmetleri ve tesis yönetimi gibi birçok alanda hizmet veriyor. Emin Catering de öyle. 50 bin kap yemek kapasiteli bir mutfağı var ve son teknoloji makine ve ekipmana sahip. Petkim, Şişecam, Profilo, Kale Grubu, Orka Grup gibi Türkiye'nin önde gelen kuruluşlarına yemek hizmeti veriyor. Klüh İngiltere ve Fransa'da da ortaklık gerçekleştirmiş. Ayrıca, Rusya'da da faaliyet gösteriyor. Bu da tabii, Klüh'ü hizmet sektöründe uzmanlaştırmış. Şayet, Emin Catering ile evlilik yapmamış olsaydı, bize neydi onun uzmanlığından ama gerçekleştirilen ortaklıktan sonra ilgilendiriyor artık bizi bu know how. Türk hizmet sektörüne ister istemez bir ivme kazandıracak Klüh'ün bu birikimi çünkü. Ayrca, Klüh'ün bir de Deniz Temizlik ile daha önce yaptığı ortaklığı var. 2004 yılında temizlik sektöründe gerçekleşen bu ortaklık, şimdi toplu yemek sektörüne geçmiş oldu. Firmaların önü açılıyor Klüh Service Management Doğu Avrupa ve Uzak Doğu Yönetim Kurulu Üyesi Uwe Gossmann'ın "Türkiye'de her ne kadar 4 senedir varsak da, ben ta 1992'den beri Türkiye'ye gelip gidiyor ve gelişmeleri izliyordum" dedi. Bunu, yabancıların nasıl iş yaptıklarını ve bir de meseleye ne kadar uzun vadeli baktıklarını vurgulamak için yazdım. Elin adamı, akşamdan sabaha karar vermiyor ve bir karar verdiğinde de arkasında duruyor o kararının. Türk usulü ise bunun tam tersi. Bugün karar verir, yarın uygularız ama arkasını getiremeyiz bir türlü!.. Her neyse, biz dönelim yine mevzuumuza. Alman Klüh firması hastane hizmetleri konusunda fazlasıyla bilgi birikimine sahip. Emin Catering ise toplu yemek mevzuunda müthiş bir performans gösterip kendisini ispatlamış bir firma. Şimdi bu iki ortak el ele verip Polonya, Bulgaristan ve Romanya gibi Doğu Avrupa ülkelerindeki hastanelere yemek vermeye başlayacaklar. Türk firmaları için bir ilk bu. Emin Catering Avrupa'ya yemek satmaya başlamakla, dünya çapında bir aktör oldu. Bunun arkası mutlaka gelecektir. Sektörde büyük bir potansiyel var çünkü. Klüh'ün Emin Catering'e ortaklığı, hisselerinin tamamı 13 milyon dolar olarak tespit edilen şirketin yüzde 51 hissesini satın almakla gerçekleşti. İyi bir bedel tabii ama Emin Catering de hak etmişti bunu. İşin öbür şirketleri ilgilendiren tarafına gelince. Uwe Gossmann, Türk catering şirketlerine kuruluş ve işletme sermayesi hususunda finansman desteği sağlayacaklarını söyledi. Bu, kredi bulmakta zorlanan firmaların önünü açacağı gibi onların global pazarda ihtiyaç duydukları bilgiye kolayca ulaşacakları anlamına geliyor. Emin Catering Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozdağ, Klüh'ün yüzde 51 hisseyi satın almasına rağmen Emin Catering'in yönetimini kendisine bıraktığını söyledi. 3 sene müddetle böyle olacakmış bu. Hüseyin Bozdağ, Türk hastanelerinde günde 1 milyon 200 bin kap yemek yendiğine işaret ettikten sonra, hastaların yeterli beslenemediğinin de bir başka gerçek olduğunun altını çizdi. Doğru tabii. Fakat, o da bir sisteme bağlanıyor. Hastanelerin yemek işi diğer hizmetler gibi özelleştiriliyor çünkü. Şayet bu işi aklı başında firmalar yaparsa, hem maliyetler düşer, hem de hastalar gerekli kaloriye sahip yemek yeme imkanına kavuşur. Özdağ, 8-10 kadar diyetisyenin hemen göreve başlayacağını ve bu uzmanların Almanya'da eğitim alacaklarını bildirdi. İşi gerçekten ciddiye alıyorlar; görünen o. Mutluluğumun nedenini bilmem anlatabildim mi?