AB uyum yasaları çıkıyor ya, daha AB üyesi olmadan bile Türkiye'de işler yoluna girmeye başladı. Türk halkının gözü açılıyor, yargıcın düşüncesi değişiyor artık. Geçenlerde şöyle bir haber yayımlandı gazetelerde: Hatice Eşiyok isimli bir hasta guatr ameliyatı olduğu özel hastanede yoğun bakımdan çıkamayıp ölüyor. Yakınları, Hatice Eşiyok'un kısa drenaj nedeniyle kendi kanında boğulduğu iddiasıyla dava açıyor. Mahkeme de Sağlık Bakanlığı'nı mahkum ediyor. Gerekçesi: "Hastaneyi zamanında denetlemedi, caydırıcı müeyyide uygulamadı." Sağlık Bakanlığı, 'denetim' görevini yerine getirmediği için tam137 milyar lira tazminat ödemeye mahkum ediliyor. Sağlık Bakanlığı'nın denetim görevini yerine getirmediği için tazminata mahkum edilmesinin Türk hukukunda bir ilk olduğunu söylemiş Avukat Cengiz Hortumoğlu. Daha önce mahkemeler, 'haksız zenginleşmeye yol açıyor' diyerek; geri çeviriyordu bu tür yüksek tazminat davalarını. Bu dava, tazminatta kusurun ağırlığını öne çıkarıyor ki, çok çok önemli bir gelişme bu. İnsan hayatı ve sağlığının paradan daha önemli olduğu kanunla da tescil edilmiş oldu ki, reform niteliğindeki düşünce değişikliği gerçekleşmiş oldu böylece. Geçmişte, bir otobüs devrilir ve onlarca yolcu canından ve organından olurdu ama onların geride bıraktıklarının ne olduğunu kimse sormazdı. Olay, ölü bedenlerinin toprakla örtülmesiyle birlikte kapanıp giderdi. Bundan sonra bu kadar basit olmayacak bu. Vaziyet onu gösteriyor!.. Zaman alacak tabii. Orası kesin. Yakın zamanda İmar Kanunu değişti mesela. Afetlerde vatandaşların zarar görmesine sebep olan müteahhide 10 yıl hapis cezası getirildi. Mağdur olan hakkını aramak için mahkemeye koşacak bundan sonra. Dedim ya, maymun gözünü açtı! Uyumda bir miktar zorlanma yaşanır belki ama bundan sonrası kolay. Eninde sonunda herkes öğrenecek, insanın insan olduğunu. Başka çaresi yok bunun. Sorumluluklar, sadece dikkat etmekle ve denetimle sınırlı değil. Muazzam tazminatlar da var geride. Bu tazminatların ödenmesi bazen bir işletmeyi veya kurumu çökertmeye yeter de artar bile. Böyle ağır bir darbe alıp da bel vermek istemeyen firmaların, sigorta müessesesi ile anlaşması ve sorumluluğunu daha geniş bir alana yayması gerekiyor. Ki, her kamu kurumu için de geçerli bu. Göstermelik veya sınırlı sigortalı olma durumu zaruri hale geliyor. Sigorta sektörü, hizmet sektörünün lokomotifidir ve sayılamayacak kadar ürün çeşidine sahiptir. Bu sektörün ekonomik hayat içindeki fonksiyonu arttıkça; hiç şüphe yok ki, istihdam da onunla birlikte gündeme gelecektir. Hukukçuların da bu sahada fazlasıyla istihdam imkânı bulacağı kesin. Yoksullukla cebelleşen Türk halkının işsizlikten kurtulup derin bir soluk alması ancak bu gibi sektörler sayesinde mümkün olacaktır. > MI ACABA?!. Baykal, Sarıgül için 'Kimliği ve kişiliği yok' demiş... Demek ki, vatandaşın içinde olmak onun için 'kişiliksizlik' oluyor! *** Zeki Sezer, 'Ecevit güneşinden yıldız görülmüyor' demiş... Şu yakıcı yaz sıcağında denecek laf mı bu? *** Kesip biçmeden yeni bir ameliyat tekniği geliştirilmiş... Kasaplar ne yapacak peki?