Ayağını yorganına göre uzat!

A -
A +

Önceki gün toplanan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin gündeminde "cari açık" vardı. Geçmişte yaşanan para bolluğunun devam edip etmeyeceği hususunu tartıştılar. Konuyu derinlemesine analiz edebilmek için Türkiye Ekonomik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ercan Uygur'u misafir etmişlerdi. Uygur global perspektiften bakıp, neler gördüğünü anlattı. Sanayiciler de içinde bulundukları şartları. Tam bir "beyin fırtınası" esti (Think Tank) yani. İSO Meclis Başkanı Erdal Bakçıvan?oturumu?açarken?söze bir?Afrika?atasözü?ile?başladı?ve "Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, çekildiğinde ise karıncalar balıkları" dedi. Bu atasözünün anlamı açık: Yaşamak istiyorsan değişimleri iyi takip etmen lazım. Sanayici de işte bunu yaptı. Türkiye ekonomisi son senelerde hep büyüdü. Gelişmiş ülkeler ekonomik durgunluk yaşarken, Türkiye büyüdü. Son aylarda işsizlik oranı da yüzde 10'un altına indi. Harika. Da... sürer mi acaba bu büyüme? Biraz zor! 2012'de yüzde 4 büyüme tahmin ediliyor. IMF daha da cimri; "Türkiye yüzde 2.2 büyür" diyor! Sürmeyecek yani. Fena! Büyümenin durması beraberinde sayısız problem getiriyor çünkü. Yatırım yapmaya mani bir kere. Yapan da bin pişman olur yaptığı, yapacağına! Türkiye ekonomisinin en zayıf halkası; cari açık! Cari açık demek; dış borç demek! Borçlan kapat! Borçlan kapat! Burada iki kritik eşik var: Biri borç bulmanın zorluğu. Diğeri de pahalı borçlanma; yani faizi yüksek borç! Türkiye son senelerde hem kolay borçlanma imkânı bulmuştu halbuki, hem de düşük faizle borçlanmıştı. Hâl böyle olunca borçla yatırım yapmakta beis görmedi. Şimdi öyle değil ama. Borç para bulmak zorlaştığı gibi, faiz oranları da artıyor! Peki, sebep ne? Dövize ulaşmak neden zorlaşıyor? İşte tam burada dünyaya bakmak lazım ki, sorunun cevabı doğru verilsin. 2008'de yaşanan Mortgage Krizi'nden sonra gelişmiş ülkeler faiz oranlarını düşürdü. Kendi ülkelerinde yatırımı teşvik etmek maksadıyla yaptılar bunu. O günden bu yana da öyle devam etti. Şurası bir gerçek ki, onların uyguladığı bu para politikaları en fazla gelişmekte olan ülkelerin işine yaradı; Türkiye de onlardan biri. Gelişmiş ülkeler yüzde 2 faiz veriyorsa, Türkiye 6 verdi ve para Türkiye'ye aktı. Fakat, gelişmiş ülkelerin dövize olan ihtiyacı artıyor. Dolayısıyla onlar da yüksek faizle borçlanmaya mecbur kaldı. Bilhassa Avrupa. Avrupa'da bir yandan da Güney-Kuzey kavgası başladı. Almanya mesela. "Siesta ülkesi" diye tanımladıkları İtalya, Yunanistan, İspanya gibi ülkelerin yükünü taşımaya pek hevesli görünmüyor. Almanya gibi Kuzey Avrupa ülkeleri Güney Avrupa ülkelerinin AB'den ayrılmasını bile seslendirmeye başladılar. Prof. Uygur, durumu anlattı ve sanayicilere "Dikkat etmenizde fayda var" dedi. Haklı bir ikaz tabii. Zaten dövizle borçlanan sanayicinin ağzını bıçak açmıyor. Kur yükseldikçe, derdi büyüyor adamların! Bir de yatırım yaparak; başlarına ikinci bir dert sarmaya niyetli değiller. Sözün özü şu: Türkiye'de işsizlik artar ve yatırımlar yavaşlarsa, şaşmamak lazım. Dünya konjonktürü onu gerektiriyor çünkü!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.