Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, uykusuyla geldi hep gündeme fakat ne rüya gördüğü hiç konuşulmadı. Hele hayalleri? Bir de hayalleri var onun. Hemen söyleyeyim ki, hepsi de güzel hayaller. Gerçekleşirse, mükemmel sonuçlar doğuracağı kesin. Geçenlerde bir yazımda termal turizminden bahsetmiş ve Türkiye'nin bu sektörden ekmek yiyebileceğini yazmıştım. Atilla Koç aradı hemen akabinde. Bu konunun özel ilgi alanına girdiğini belirtip, "Termal turizminin istenilen noktaya gelebilmesi amacıyla jeotermal kaynaklarımızın bulunduğu sahalar dikkate alınarak etaplamalar şeklinde tüm kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik çalışmalar başladı" dedi. Bunları birinci ağızdan duymak memnuniyet verici tabii. Bakan Koç, öyle güzel şeyler anlattı ki, etkilendim. Türkiye'de termal turizmi yapılmıyor değil, yapılıyor. 34 turizm merkezinde 100 bin yatak kapasitesine ulaşmış sektör. Ağırladığı ziyaretçi sayısı da fena değil; 7 milyon ama hepsi yerli. Bir de çoğunun sadece yıkanma amaçlı kullanılıyor olması var ki, o da başka bir handikap. Atilla Koç, termal turizmi anlayışını bu maksadın çok ötesine taşıyacaklarını bildirdi yaptığımız telefon görüşmesinde. Bu sözler yabana atılacak sözler değil tabii. Koç'un ifadesinden; geleneksel kaplıca anlayışında reform yapacağı sonucunu çıkardım. Bu ne demek? Türkiye'deki işletmeler uluslararası standartlara haiz hale getirilecek ve kazandığı yeni yüzüyle hem turist sayısı artışında, hem de turizm geliri miktarında önemli rol oynayacak bu tesisler. Atilla Koç'un ifadesinden benim çıkardığım sonuç bu. Uzman ne diyor? Türkiye'deki jeotermal kaynakların insan sağlığı bakımından önemini anlatmak için dere tepe dolaşan ve her gördüğüne bu kaynakların değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen bir kişi daha var ülkemizde: Prof. Dr. Zeki Karagülle. Kendisi İstanbul Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı. Dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip eden Karagülle'ye Turizm Bakanı Atilla Koç'un hayallerinin gerçekleşmesinin mümkün olup olamayacağını sordum. "Olur" dedi hoca. "Yeter ki, gereken ilgi gösterilsin!" Zurnanın 'zırt' dediği yer burası. İlgi. Burası Türkiye. Ağzı olan konuşuyor. Da, iş icraata geldi mi, ara da bulasın!... Vakti zamanında askerden dönen oğluna kız istemeye giden babaya, "Oğlunuz ne iş yapıyor?" diye soran kız tarafı, "Şimdilik hiçbir işi yok ama çok hayırlı rüyalar görüyor!" cevabını almış. Atilla Koç'un rüyaları da sakın bu 'çok'lardan olmasın?!. Zeki Karagülle, karamsarlığa mahal olmadığını söyledi üstüne basa basa. Yabancılar, termal turizmi için genellikle Macaristan, Fransa, Almanya'yı tercih ediyormuş. Almanya ve Macaristan 10'ar milyon, Rusya 8 milyon, Fransa 1 milyon yabancı turist ağırlıyormuş termal tesislerinde. Türkiye'de ise sadece 10 bin bu rakam!.. Halbuki Türkiye'nin 1 milyon yabancı turiste ev sahipliği yapması işten bile değilmiş. "Ancak" dedi Karagülle. "Termal turizmi kum, deniz, güneş turizmine benzemez. Yatırımın da istihdam edilen elemanın da özel olması lazım." Aslında Zeki Karagülle'nin bu 'ancak' ve 'yeter ki' diye altını çizdiği endişelerinin cevabı da vardı Turizm Bakanı Koç'un söyledikleri arasında. "Yatak kapasitesini 150 bine çıkarıp termal turizmini insan sağlığı, zindelik, rekreasyon, eğlence ve spor tesisleriyle entegre hale getireceğiz." Olur mu gerçekten? Bilmem. Bekleyip göreceğiz!..