Bankacılık sektörü ne istiyor?

A -
A +

2001 Krizi, reel ekonomiyi olduğu gibi bankacılık sektörünü de savurup attı. Kimi kapandı, kimi birleşti, kimi de TMSF'ye geçti ve 81 bankadan kala kala 48'i ayakta kaldı. Fakat, toparlandı sektör. 100 milyar dolar civarında olan aktif toplamları 228 milyar dolara çıktı mesela. Özkaynakları hakeza, aktifler toplamına oranı yüzde 14'lere yükselerek 35 milyar dolar oldu. Henüz AB standardında değilse bile kârları da arttı. Hele bir de dağıtım kanalları başta olmak üzere bankaların bütün ürünlerinde AB standartlarının üstünde bir gelişme var ki, gerçek bir başarı. Aynı gün valörle havale yapılıyor ki, birçok batı ülkesinde yok bu. Bütün bu gelişmelere bir de Hazine'nin borçlanma talebindeki azalma eklenince bankacılık sektörü normal fonksiyonunu ifa etmeye, yani; kobilere kredi vermeye, tüketiciye bireysel kredi açmaya ve kredi kartıyla onları desteklemeye hazır hale geldi. Bunları yaptığını söylemek henüz erken olduğu için 'hazır hale geldi' diyorum. Çünkü, faizler çok yüksek hâlâ Türkiye'de. Merkez Bankası'nın dün bir puan daha aşağı çekmesinden sonra faiz oranı yüzde 15.5'e ancak indi ki, aylık enflasyon oranının yüzde sırfırlara doğru gerilediği bir ekonomide çok yüksek bu oran. Türkiye ekonomisi o eski krizleri bir daha yaşamaması için yakalanan istikrarın sürdürülmesi lazım. Yani, bankalardaki mevduatın daha da artması, kamu borçlanma talebinin asgariye inmesi ve faizlerin düşürülüp sanayicinin borç kaynak kullanır hale getirilmesi lazım. Ekonominin ve bankacılık sektörünün bu kadar önemli meselelere odaklandığı bir dönemde kredi kartları mevzuunun gündeme getirilmesi hiç doğru olmadı. Medya konuyu gündeme taşıdı, siyasi otorite de ciddiye aldı bu çıkışı ve yeni bir kanun taslağı hazırlayıp kamuoyunda tartışmaya açtı. Kredi kartı meselesinin gündeme taşınmasından rahatsız olduklarını ifade eden Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, bu konunun hükümeti harekete geçirecek kadar ciddi bir risk boyutunda olmadığını vurguladı. Önceki akşam basınla yemekli bir sohbet toplantısı yapan Özince, Bankalar Birliği'nin bu konuyla değil gerçek meselelerle ilgilendiğini belirtip, "Yer yerinden oynasa kredi kartı bizim gündemimize girmez" dedi. Bankaların, kredi kartı hususunda farklı yaklaşımları olduğuna dikkat çeken Özince, "Üyelerimizin bir kısmının kredi kartı verirken ve limit açarken çok hassas davranıyor, bir kısmı ise kredi kartına hiç sıcak bakmıyor, bir kısmı da AB standartlarını aşmadan bazı uygulamalar yapıyor" diyerek; şayet bazı bankaların çizgiyi aşan bir uygulaması varsa, onlarla uğraşılmasını istedi. Mevcut 4389 Sayılı Kanun'un siyasi otorite ve BDDK'ya zaten bankalara özel hükümler koyma yetkisi verdiğininin altını çizen Ersin Özince, "Hükümet, istediği yasayı çıkarsın, istediği denetlemeyi yapsın. Dünya standardında olan hiçbir şeye itirazımız yok. Sesimizi çıkarmadan uyarız" dedi ama bu konunun bu kadar abartılmadan rahatsız olduğu her halinden belliydi. "Topu topu şurada kaç banka kaldı" diyen Özince, "Buna rağmen üstümüze gelinirse, BDDK ile ters düşmekten çekinmeyiz" ifadesini kullandı. Kredi kartlarının bugün Türkiye'nin yazar kasası olduğunu iddia eden Özince, "Kredi kartını Türkler bulmadı ki, kredi kartına özel kanun çıkarılsın" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.