Bankalar ve sahipleri

A -
A +

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, geçenlerde banka patronlarına bir ikazda bulundu: "Bankalarınızı evlendirin yoksa evde kalacaklar." Yerden göğe kadar haklı tabii. Bankalar hâlâ sermaye yetersizliği içindeler çünkü. Sektörün taze kana ihtiyacı var. O kan da maalesef bizim patronların değil yabancıların damarlarında mevcut!.. Bilgin ayrıca banka patronları ile toplantı organize etmek istediğini de söylüyor. Maksat, Türk bankacılık sistemini nelerin beklediğini onlara anlatmak. O da güzel. Yapılması lazım tabii. Ne kadar beyin fırtınası estirilse yeridir. Bilgin, şimdiye kadar hep kendi yöneticilerini dinleyen banka patronlarının bir de kendisini dinlemesini istiyor. Onlara başka bir pencere açıp farklı bir perspektif sunmayı düşünüyor. Bilgin'in kazanç konusundaki görüşüne de katılıyorum. Yüzde 100 doğru. Devlet kağıtlarından kazanç elde etme dönemi bitti, bitmek üzere. Şimdi ne yapacak sektör? Başka pencerelere ihtiyacı var mutlaka. Da, bu pencere nasıl bir pencere olsun ki, bakan gerçeği görsün. Öyle ya, pencerenin denize, vadiye, ormana veya kaldırıma bakanı var. Patronlar hangisinden baksın? Burada bir pencere de ben açayım izninizle, belki faydası olur!.. Bu konuya sadece patronlar cihetinden bakmamak lazım. Sektörün bir de işletme ve yönetim tarafı var. Türkiye'deki bankalar bugün Amerika'da bile yok. Teknik altyapı ve kullandığı teknoloji yönünden söylüyorum bunu. Hepsi, internet kullanıyor bir kere. Çok da modernler. Yönetici ve personel yönünden de iyi performansları. Fakat, asli fonksiyonunu bir türlü icra edemedi sektör. Tasarrufçudan sağladığı mevduatı gerçek yatırımcıya kredi olarak kullandıramadı! Devletin para politikalarından kaynaklandı tabii bütün bunlar. Rekabet şartları işletilemedi bir kere. Sen kalk; ülkeyi devlet politikası haline getirdiğin enflasyonla yönet. Hem de tamı tamına 30 sene yap bunu!.. Bununla kalsa yine iyi. Bankaların her birini Hazine'nin şubesi gibi çalışmaya zorlamak da cabası. Sen topla ben yiyeyim!.. Banka patronları bu sistemden beslendi tabii. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bir ülkede sistem kişilerin mi, yoksa ülkenin çıkarlarına göre mi kurulur? Türkiye'deki sistem patronlara kazandırdı ama ülke kaybetti maalesef!.. Şimdi, bu ayıptan kurtulup sistemi işletme çareleri aranıyor. Yeniden yapılanmadan başka çare olmadığı söyleniyor. Bu doğru. Fakat, kaş yapayım derken göz çıkarmamak da lazım. Salt yabancı sermaye aşkı uğruna sektörün tamamını elin oğluna kaptırıp da eli böğründe kalmayalım!.. Türkiye'deki yabancıların bankacılık sektöründeki payları henüz yüzde 5'i geçmiyor ama böyle kalacak değil, mutlaka değişecek bu oran. Hele bir istikrar sağlansın, daha o gün damlayacak yabancı sermaye. İşte o vakit yüzde 60 mı ister, yoksa 70 mi bilmiyorum. Neresinden bakılırsa bakılsın; herkesin elini şakağına koyup düşünmesi gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Onu söyleyeyim dedim. MI ACABA?!. Alanya'da bir turist 7 kilometre top sektirip Guinness'e girmiş... Bizim ülkemize gelip de rekor kırmayan mı var ki? *** Alibeyköylü bir vatandaş, "42 yıldır bu semtte oturuyorum. Evimi 84 kez su bastı" demiş. Rekorlar Kitabı'na esas girmesi gereken bu işte! *** 2 bin 131 okul birincisi açıkta kalmış... Her şey komedi, gel de şu ülkeyi sevme! *** Irak, Türk vatandaşlarına vize uygulamaya başlamış... Koruyamadığı insanların listesini tutmak içindir zahir! *** Erzurum'da 3 bin 500 yıllık Türk izi bulunmuş... Dadaşların boyu biraz daha uzar gayrı!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.