Eczacıbaşı Holding, tabiri caizse 'dokunduğunu altın eden' bir şirketler topluluğu. Her bir şeye dokunmaz ama bir de dokunmaya görsün, en iyisini yapar o işin. Böyle bir misyonu var yani. Eczacıbaşı Holding çatısı altında ilaç, yapı ürünü, finans, bilgi teknolojisi gibi alanlarda faaliyet gösteren birçok şirket var malum. Hemen hepsi de standardı yüksek, kaliteli ürün üretiyor. Ayrıca, sürdürülebilir bir büyüme trendi içinde yapıyor bütün bunları. Kalite ödülü almayan şirketi yok gibi. Geçenlerde Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile birlikte Sivas'a gittim. Seyahat esnasında bol bol sohbet ettik tabii. Kendisine sırrını sordum bu başarının. Öyle ya, birçok firma kalite, pazar, finansman, ihracat sıkıntısı çekerken ve kalifiye eleman bulamamaktan şikayet ederken Eczacıbaşı başarıdan başarıya koşuyor ve hem de bu memleketin insanı ile yakalıyor bu başarıyı. Sırrı ne? "Bizim ortak kurum kültürümüz var ve çalışanın hepsi bu kültürü paylaşıyor" dedi Bülent Eczacıbaşı. Birçok şey saydıysa da benim ilgimi en çok, "yetki paylaşımına katılım" fikri çekti. Her birim, kendini ilgilendiren konu ne ise o konuda söz sahibi imiş. Böylece ortak aklı buluyorlarmış ve o akıl onları ortak kültüre götürüyormuş. "Bir de" dedi Bülent Eczacıbaşı, "İnsanların konuşmaktan korkmaması lazım. Bizim şirketlerimizde tartışma eksik olmaz. Yeter ki duygusallıktan uzak olsun." Dikkatinizi çekerim, tartışma asla eksik olmayacak ama bu tartışma duygusal değil, mantıklı ve iş ile ilgili olacak. İşin püf noktası burası belki de. Bu inceliği bilmeyen birçok şirket ya tartışmayı yasaklıyor, ya da yapılan tartışmalar kavgaya dönüşüyor ve dargınlıklar, kırgınlıklar alıp başını gidiyor. Demek ki, neymiş? Duygu değil mantık önde olmalıymış. Eczacıbaşı'nın bir diğer hususiyeti de yabancı ortağının çok olması ve hepsiyle de yüzde 50-50 olması bu ortaklıkların. Zor iş. Yabancı payı yüzde 40 olsa, söz sahibi sen olursun. Yarı yarıya olunca bu hakkın kalmıyor. Peki bunun sırrı ne acaba? "İşi profesyonellere bırakıyoruz da ondan" dedi Eczacıbaşı. Doğru bir karar tabii. Profesyonel demek, işine duygularını karıştırmayan demek değil mi zaten bir yerde. De... fifty fifty ortaklık yine de zor. Nasıl başarıyorlar? "Güven" dedi Bülent Eczacıbaşı. "Bizim ortağa, ortağın da bize güveni var." Durup dururken güven olmaz ki? Onun sırrı da şu imiş: Her bir şeyi ta başta konuşmak ve tüm detaylarda mutabık kalmak. Hani, "Adını baştan koyalım" denir ya; aynen öyle. "Ortağımız Rusya pazarına mal satıyorsa biz oraya girmeyiz. O da bizim pazarımıza. Şartlar baştan böyle konmuştur çünkü." Spordan sanata, eğitimden tanıtıma kadar uzanan birçok sosyal sorumluluk faaliyeti de var Eczacıbaşı'nın. Bütün bunlar aynı ortak akılla yapılıyor ve başarılı olunuyor. Eczacıbaşı'nın başarı sırrını şöyle özetlemek mümkün: İnsanların konuşmasından korkmayın. Onlar konuştukça, ortaya ortak akıl çıkar. O da sizi başarıyla buluşturur.