Başbakanın danışmanı

A -
A +

Kabul etmek lazım ki, Erdoğan adeta maraton koşuyor. Kâh Anadolu, kâh Avrupa ve kâh ABD... koşturup duruyor. Her babayiğidin harcı değil aslında bu. Genç de yapabiliyor bütün bunları, iyi de oluyor tabiî. Ayrıca, başarılı bir hatip de. Karşısındaki kalabalığı harekete geçirmesini biliyor. Seçtiği kelimeleri vurgulamasından vücut dilini hünerli kullanışına kadar tek kelimeyle harika. Meydanlarda rüzgâr gibi estiği ve karşısındaki kalabalığı yekvücut yapıp onları ekin başakları gibi savurduğu inkâr edilemez bir gerçek. Fakat, aynı üslubun her mekanda tutmadığı da ayrı bir gerçek! Bazı yerlere illa ki hazırlanıp öyle gitmek gerekiyor. O konuşmanın muhatapları oraya dersine çalışıp da geliyorlar çünkü. Başbakan Erdoğan önce İzmir İktisat Kongresi'nde konuştu, ardından Ankara'da yapılan TOBB Genel Kurulu'nda ve geçen hafta da İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) tertiplediği İstanbul Sanayi Forumu'nda iş adamı ve sanayicilere hitap etti. Evvela hemen şunu belirteyim ki, hepsinde çok samimiydi. Kendisini dinleyenlere elektrik de verdi amma!.. İşte bu 'amma' çok önemli. Zurnanın zırt dediği yer burası. İstanbul Sanayi Forumu mesela. Başbakan Erdoğan, üç saatten fazla kaldı toplantıda. Sunulan her tebliği dinledi. Ardından da kendisi konuştu ve tam 27 defa "İyi niyetliyiz" dedi, bu konuşmasında. "Bir yanlışımız varsa bize ulaştırın, lütfen" cümlesini 7 kere, "Gelin hep beraber el ele verelim" cümlesini 10 defadan daha fazla kullandı. Hele bir de "Samimi düşüncelerinizi söylediğiniz için size asla kızmayız. Aksine, müteşekkir oluruz" sözü vardı ki, çok sık kullandı bunu. Dilek ve temenni elbette ki kötü değil. Fakat, yürütmenin başı olan başbakanın orada temenniden çok icraattan söz etmesi gerekirdi. Hele hele 2 seneye yaklaşan bir iktidarın temenniden söz etmesi düşünülemez bile. O gün sanayicinin gündeminde enflasyon yoktu mesela. Bu, az uz bir başarı değil tabiî ki. Ancak, geçmişteki problemlerin önemli bir kısmı hâlâ devam ediyor. Vergi oranlarının yüksekliği, sosyal güvenlikteki adaletsizlik, enerji maliyetlerinin yüksekliği, faiz oranları ve haksız rekabet konularından meydana gelen eski şikayetlerini yine sıraladı sanayici. İşin enteresanı, buna yeni şikayetlerin eklenmiş olmasıydı. Mesela Çin. Çin sanayiciyi endişelendiriyor! Hakeza, kamunun ithal malı kullanması meselesi. Yerli sanayi satış yapamazken, kamu ihalelerinin ithal mallarla dolu olması sanayiciyi çileden çıkarıyor bir kere. Kendisinden bu problemlere çare bulması beklenen Erdoğan, cevap olarak; geçmiş hükümetleri suçlayıp bürokrasiden yakınınca kendisini dinleyenlerin aklına 'üç zarf' hikâyesini getirdi ki, yanlıştı bu. Halbuki hükümet boş durmuyor. Yapılan reformlar olduğu gibi sırada bekleyenler de var. Kanunlar da çıkıyor ama dediğim gibi yoğun çalışan Erdoğan'ın, danışmanları tarafından hazırlanan kapsamlı bir metni okuyup muhataplarını bilgilendirmesi gerekiyordu. Yapmadı. Yapmayınca da olmuyor tabiî. Olmuyor, olmuyor!.. MI ACABA?!. Yılmaz ve Taner Yüce Divan yolcusuymuş... Yahu bu kişiler bir seneden fazla o yolda değil mi? İhracatçının barutu bitmiş... Devalüasyon verelim öyleyse! Türkiye'de mafyanın cirosu 60 milyar doları aşmış... Milli gelirin dörtte biri oradan demek ki! Erzurum İl Genel Meclisi'nde 'sayın' hitabı kaldırılmış.... Sayın'ı kaldıran sayın meclis üyeleri, sayın büyüklere nasıl hakaret edecekler acaba?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.