Başbakanın taktiği

A -
A +

Başbakan Erdoğan, seçim meydanlarında kendisinden bir şey isteyeni azarlıyor. Ev, iş, il olma gibi taleplerde bulunan vatandaş, Erdoğan'dan fırçayı yiyip oturuyor. Bu 'kodum mu oturturum' üslubu da ne oluyor? Mazot isteyene, 'Geçen yıl mazota yüzde 35 indirim yaptığımızı unuttunuz mu? E mübarek, oldu olacak bedava verelim!' İmarzedeye, 'Kim mağdur ettiyse gidin ondan alın' İş isteyen üniversiteliye, 'Ben de üniversite bitirdim, gittim simit sattım.' İl olmak isteyene, 'Olmayacak duaya amin denmez. Hizmet almadan il olmuşsun, ilçe olmuşsun neye yarar?' Tayyip Erdoğan, bindiği dalı mı kesiyor acaba? İmaj devrinde yaşıyoruz. İş adamı, sanayici ve hatta doktor... herkes, bir şekilde halkı etkilemek istiyor. Hele siyasetçi? Seçmeni etki alanına çekmek için olmadık kılığa giriyor. Dedik ya, imaj devri. Yapacak tabiî. Gelelim Başbakan'ın tavrına. Nabza göre şerbet vermek varken, neden halkı azarlıyor? Halk, artık kendisini vaat yağmuruna tutan siyasetçiyi sevmiyor da ondan. Anlayış değişti çünkü. Vatandaşın gözü açıldı, artık kuzu değil. Doğruları konuşanı, kendisine daha bir yakın hissediyor. Erdoğan'ın aslında yapmak istediği bu. Halka yakın olmak. Bu taktik tutar mı? İçi doldurulursa, tutar tabiî. Durum böyle iken nedense imaj danışmanları Başbakan Erdoğan'ı yanlış yönlendirip; topu taca attırıyorlar. Seçmen, gerçekleri boş sözlere tercih ediyor, doğru ama onun da bir haddi hududu var. Kullanılan üslup, 'Başınızın çaresine bakın'a varırsa geri teper. Sınırı geçmemek lazım. Erdoğan, aldığı tepki üzerine çark edip 'Ben halkı azarlamıyorum. Onlarla sohbet ediyorum' diye bir mazeretle işi geçiştirmek istedi ama kesmedi. Seçim otobüsüne çıkıp 'Sabırlı olun. Doğum bile dokuz ayda olur' demesi de kafi gelmedi. Türk halkı, 30 senedir koyun koyuna yaşadığı kronik enflasyon canavarından tamamen kurtulmak, her iki-üç senede bir tekrarlanan krizleri bir daha yaşamamak istiyor. Bunun için sıkıntıya katlanması gerektiğini, daha fazla vergi vermesinin şart olduğunu da biliyor. Fakat, bu şuur da yetmez. Bu noktada yapılacak olan en önemli iş, hemen kolları sıvayıp vataşdaşın önüne tutarlı bir proje koymaktır. Zaten liderlerin görevi de bu değil mi? Halka, gelecekteki ışığı gösterip onları bugünkü sıkıntıya razı etmek. Erdoğan, seçim otobüsüne çıkıp 'Elektriğe ve akaryakıta zam yok' dedikçe, meydandaki ahali adeta yalvarıyor: Zam yap, zam yap, zam yap! Normal bir tepki değil bu. Yanıltıcı. Siyasetçinin atıp tutması karşısında gaza gelip ayakları yerden kesilen vatandaşın, 'Zam' diye bağırmasının, gerçek hayat içinde hiç kıymet-i harbiyesi yok. Ertesi gün o siyasetçiyi sırtından atarken de aynı coşku ve heyecanı gösterir çünkü. Erdoğan'ın bunlara aldanmaması ve krizlerden dolayı sersefil olan halkın önüne mutlaka ama mutlaka örcelikleri belli olan büyük projeler koyması lazım. MI ACABA?!. Devletten hiç çalışmadan maaş alan 800 bin kişi varmış... Dokunulmazlıkları nereden geliyor acaba? *** 'Rimonabant' adlı ilaç sigara tiryakiliğine ve obeziteye son veriyormuş... Hayatın tadı kaçıyor desenize! *** Bill Gates, e-postadan 1 cent ücret alınmasını teklif etmiş... Adamın nasıl zengin olduğunu görün işte!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.