Bugün bayram! Neden bayram? Müslümanların yaptığı en büyük teşekkür ve şürkan bugün yapılıyor da ondan bayram. Kendisine ramazan-ı şerife kavuşacak kadar ömür verdiği için Allahü tealaya teşekkür edilmez mi? Edilir tabii. Hem de en derinden ve en güzel bir şekilde. Ramazan ayı mühim bir ay. Nafile ibadetlere farz sevabı veriliyor. Farzlara verilen sevap ise her zamankinin 70 katı. Bin aydan kıymetli Kadir Gecesi yine bu ayda. O geceyi ihya edip de anasından yeni doğmuş gibi tertemiz olan bir kişi teşekkür etmez mi? Oruç tutan, teravih namazı kılan ve bu ibadetlerin bereketiyle bedenini ve ruhunu dinlendiren bir Müslüman teşekkür etmesin de ne yapsın? İbadetlerin hangisi olursa olsun, ifası için belli bir sıhhat gerekmiyor mu? Dolayısıyla kendisine sağlık ve hepsinden önemlisi iman verdiği için Allahü tealaya şükretmek gerekir tabii. Para da öyle. Parası olan verebiliyor sadaka ve zekatı. Ayrıca fakir fukaraya iftar yemeği ikram etmek de parasız olmuyor. Bunların hepsi iyi de ya fakir fukara ne yapsın? Fakir fukaranın bir şey yapmasına gerek yok ki? Bütün bu ibadetler Cenab-ı Hakkın rızası için ve dolayısıyla fakir fukara için!.. Zekat kime veriliyor? Fakire. Sadaka kime? O da fakire. Yemek ikram etmek için zenginin fakir araması lazım gelmiyor mu? Zenginin oruç tutmasındaki murat biraz da açlığın ne demek olduğunu bilip aç olanları düşünmek değil mi? Eğer, oruç ibadeti olmasaydı belki de zenginler fakir fukaranın halini düşünmeyecek ve onları unutup gideceklerdi!.. Zenginin zengine iftar yemeği Yeme ve içmeye kapanan beden ve ruh kendini olduğu gibi başkalarını da dinleme alışkanlığı kazanıyor. Ruh parlarken gönül yumuşuyor. Boşalan beden ve ruh Allahü teala ve onun yarattıklarının sevgisiyle doluyor. Sevgi, dostluk, arkadaşlık... başkalarını da düşünmek ve onların hali ile hemhal olmak... Ne güzel değil mi? İftar vakti geldiğinde açlık hissi ağır basıyor insanda. Kendi zayıflığını, güçsüzlüğünü görüyor. Bir müddet aç kaldım diye acizleşiyor. İşte o an düşünüyor fakir fukarayı, garip gurabayı. Zekat olsun, sadaka olsun.. vermek, daha çok vermek geliyor insanın içinden. Yedirip içirmek de öyle... Bir de çok tartışılan bir konu var. Zenginin zengine iftar vermesi! Bendeniz doğrusu buna pek katılmıyorum. Ramazan-ı şerifin hikmeti sadece fakirleri doyurmakla sınırlı değil. Daha birçok bereketi var. Bunlardan birisi de cemiyet olmak değil mi? Müslümanların bir araya gelmesi, birbiriyle bilgi ve fikir alışverişinde bulunması lazım. Ki, rekabet ortamında zayıf kalmasın, katma değeri daha yüksek işler yapıp çok para kazansın ve o nispette de hayır hasenat yapsın. Ayrıca, fakir öğrencilere verilen bursttan tutun da fakirlere yapılacak yardıma kadar hepsi bu iftar yemeklerinde karara bağlanıyor. Dolayısıyla, zengin Müslümanın zengin Müslümanlarla görüşmesi kadar iyi ve doğru bir şey yok. İftarların vesile edilmesi elbette doğru. Haa, gösteriş varsa orada duracaksın! Haram zaten. Hepinizin bayramını tebrik eder, ibadetlerinizin karşılığını kat be kat almanızı dilerim.