Yarın mübarek Kurban Bayramı. Ertesi gün de Yılbaşı. Birisi dinî bayram, diğeri dünyanın kutladığı bir gün. Kurban Bayramı sadece Müslümanları ilgilendiriyor, Yılbaşı ise bütün dünyayı. Müslümanlar için Kurban Bayramı bir ibadet, Yılbaşı ise âdet... Yılbaşı, adı üstünde yeni bir yılın ilk günü. Müslümanlar için gelecek senenin kendisi ve memleketi için hayırlara vesile olmasını dilemekten öte bir anlam ifade etmiyor yani. Her gün, her hafta ve her aya girişte olduğu gibi seneye girişte de şen ve ümitli olmanın bir mahzuru yok tabii. Müslüman bir kişi bu günde şenlik ve mutluluk içinde oldu diye onu kim ayıplayabilir ki? Türkiye sosyal olduğu kadar dîn ve vicdan özgürlüğünün de sınırsız yaşandığı bir ülke. Sadece bugün veya dün değil; yaklaşık bin senedir böyle bu. Müslüman'la Gayr-i Müslim'in bir arada yaşadığı; üzüntüde ve sevinçte birlikte olduğu bir ülke. Birinin diğerine dinî inançlarından dolayı saygı gösterdiği bir ülke. İki önemli gün çakıştı bu senede. Türk halkının daha itidalli olması ve olgun davranış sergilemesi gerekiyor her seneye göre. Kantarın topuzunu kaçırmamak lazım yani. Kurban Bayramı'na öncelik verenlerin davranış ve tepkilerine bir bakalım öncelikle: Bu kişiler vacip olan kurbanını kesip fakiri fukarayı sevindirdiği gibi kabir ziyaretini de ihmal etmeyecektir. Onun Yılbaşıyla falan uğraşmaya ne vakti, ne zamanı vardır. Onun için varsa yoksa Kurban Bayramı. Kendisini ve ailesini sırattan geçirecek olan kurbanla meşguldür o! Yılbaşı aklına dahi gelmez. Ayrıca, bu insanlar çoluk çocuk bir araya gelip birlikte ibadet de edebilirler. Onlar için sadece bayram vardır ve onu eda etmeden öte bir düşünceleri olmaz. Bazıları ise kurbanını kestiği gibi yılbaşı kutlamaları da yapar. Eşi dostuyla güler eğlenir. Yeni bir seneye neşe içinde girmenin tadını çıkarır. Hukuki suç işlemeyin Bir de Yılbaşına öncelik verenler var tabii. Bunların kimi dini inancından dolayı zaten kurbanla ilgisi olmayanlardır ki, gayet normal. Bir de iki arada bir derede kalan ahalinin durumu var. Onlar da kurbanını kestiği gibi Yılbaşı kutlamalarını da coşkulu bir şekilde gerçekleştirenler ve kurbanla hiç alakası olmayıp sadece Yılbaşı kutlamaları yapanlar şeklinde ikiye ayrılabilir. Hatta bazıları daha da abartıp sadece gülüp oynamakla kalmayıp bir Noel kutlaması haline de dönüştürebilir bu günü. İster Bayramı öncelikli hale getirenler olsun, ister Yılbaşını. Bu insanlara kim ne diyebilir ki? Günahı da kendi boynuna, sevabı da. Ancak, bardağı taşıran davranışlar var bir de. Ki, işte esas tehlike bu. Müslüman kişi şayet kendisi gibi olmayanlara eli ve diliyle zarar vermeye başlamışsa, işte orada anarşi doğar. Yahut da Yılbaşı kutlayan; kurban derileri için yaygara yaparsa mesela! Kurban derisi için Kızılay ve Türk Hava Kurumu (THK) başta olmak üzere birçok kurum ve öğrenci okutan sayısız vakfın bu derilere ihtiyacı var. Bırak adam etini ve derisini istediğine versin. Sana ne? Bir de kafayı çekip çevresini taciz edenler ve sarhoşken araç kullanıp kazaya sebebiyet verenler var tabii. Kurban kestiği yerde gerekli tedbirleri almayıp çevreyi kirletenler de en az sarhoş olan kadar suçludur; bunu da unutmamak lazım. Böyle nahoş davranışlar sergileyen ve sarf ettiği sözlerle etrafındaki insanları rahatsız edenler; toplum için problem olmaya başlamış demektir. Hülasa, toplumun bir ferdi olmak; belli sorumluluğu beraberinde getiriyor. Bu ülke büyük bir ülke. İçinde yaşayan herkese yetecek kadar toprağı da, havası da, suyu da var. Yeter ki, bu toprak üzerinde yaşayan herkes yek diğerine saygılı olsun. Eliyle ve diliyle karşısındakine zarar vermesin. Daha doğrusu, hukukî suç işlemesin. Fertlerin din ve vicdan özgürlüğü elbette var ve buna saygı göstermek gerekiyor. Fakat, kanunların suç saydığı fiili kim işliyorsa onun da ensesine binmek lazım. O da bir başka şahıs tarafından değil ha! O eylemi yapacak olan yine kanundur. Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, hayırlı ve huzur dolu bir sene dilerim.