Aklım, tıpkı gönlüm gibi bayramda kaldı. Nasıl kalmasın ki, her bir taraf bayraklarla donatıldı. Hayattakiler olduğu gibi ölüler de ziyaret edildi. Yenildi, içildi. İnsanlar rengârenk giysilerini giyip sokakları doldurdu. Parti, kurum ve kuruluşların bayramı tebrik eden afişleri cadde ve sokakları süsledi. De... bir şey dikkatimi çekti. AK Parti, MHP, DP, ANAVATAN, SP... ve dahi DSP ve DTP... afişlerinde "Ramazan Bayramınızı Tebrik Ederiz" ifadesini kullanırken; CHP "Şeker Bayramınızı Tebrik Ederiz" dedi. Laik ya! Türkiye'de laikliğin geldiği yer bu. Semboller!.. "Beni sembollerimden tanı. Farkım orada çünkü." Bu farkın başka yerlerde olmasına ihtiyaç var halbuki. Afişe "Ramazan" veya "Şeker" diye yaz ve gir içeri. Gelsin çaylar... Gelsin kahveler... Fark nerede? Sembollerde!.. Sembollerle iletişim kurmak, tembelliğin bir numaralı yolu halbuki. Ramazan ayında oruç tutan mümin, orucun haram olduğu bayramın birinci günü imsaktan sonra tatlı bir şey yiyor. Daha doğrusu iftar ediyor. Bu tatlı; şeker de olabilir, hurma da, çikolata da. Hurma ile açılmış olsaydı, "Hurma Bayramı" mı olacaktı? Farkını, böyle basit polemiklerle ortaya koymanın kime ne faydası olur ki, CHP'ye olsun?!. Hizipçilikten, bölücülükten öteye gitmez bunlar. Nitekim gitmiyor da. CHP'nin laiklik kavramına sımsıkı sarılmasına bir diyeceğim yok aslında. Beni esas üzen şey, koskoca partinin ortaya bir fark koyamamış olması! İnsanların bir tek Allahü tealaya karşı sorumluluğu yok ki. Ailesine, memleketine, devletine, hısım akrabasına, komşularına karşı da sorumlulukları var. CHP bunlardan birini hakkıyla yerine getirmiş olsaydı, eh derdim; 'Adamlar dinî akidelere karşı mesafeli duruyor ama şu işi de bihakkın yapıyorlar.' Nerdeee! Üretimleri farklı olabilirdi mesela. Ortaya bir katma değer koyarak yapabilirlerdi bunu. Hani? Yok! Devlete vergi verme hususunda diğerlerinden farklı olsalardı bari. O da yok! Devlet mevzuunda ne ise aile, hısım akraba, arkadaş meselesinde de o!.. Bir farklılıkları yok yani. 3 dönüm bostan, yan gel yat Osman! Ülkenin üretime, kaliteye, katma değere, rekabete, vergiye, mamur edilmiş beldelere ihtiyacı var halbuki. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın güzel bir âdeti var. Bayram namazına giderken torununu beraberinde götürüyor. Ne güzel bir şey. Ancak, o çocuğa namazdan çıktıktan sonra anne babayı, konu komşuyu, eşi dostu ziyaret etmeyi öğrettiği gibi çok çalışmayı da öğretmeli. Marka olmasını telkin etmeli. Rekabete teşvik etmeli onu. "Deden gibi ol" derse, yandı gülüm keten helva. O çocuk da ileride "Şeker Bayramı" deyicilerden olur çıkar!.. Şimdi Baykal kalksa, 5 vakit namaz kılmaya başlasa; yer yerinden oynar. Ne kendisi cesaret edebilir buna, ne de sempatizanları böyle bir eyleme müsaade eder. Yapmalı halbuki. Camide zikir yapmasın, çalışsın. Farkını böyle koysun ortaya. Kendisinden itikafa çekilmesini isteyen yok. Ancak, "Şeker Bayramı" demek veya ibadet edenlerle zıtlaşmakla bir yere varılamayacağını, varamayacağını bilmesi lazım.