Beni rahat bırakın!..

A -
A +

Sıktı be, yeter artık. Yeter. Yeter. Yeter!.. Bir insanın üzerine bu kadar da gelinmez ki?.. Onları didik didik etmek gibi mesleki bir mecburiyetim olmasa; hiçbir gazeteye bakmayacağım. Aha, burama geldi. Nedir o fotoğraflar, çarşaf çarşaf yazılar ve başlıklar... Adeta ellerini uzatıp boğazımı sıkıyorlar. Boğuluyorum! Yazılanların özü, şu: Yemeyin, içmeyin; para biriktirip estetik ameliyatı yaptırın!.. Böyle bir şey var mı yaa?.. Yerim de, içerim de. Sana ne? Filanca uzmana göre, zinhar yemeyeceksin!.. Feşmekanca zat-ı muhtereme göre ise oranı buranı gerdireceksin!.. Ben daha okurken geriliyorum. Varın gerisini siz düşünün. Estetik konusu insanın gözüne bu kadar da sokulmaz ki. Öyle bir hava estiriliyor ki, estetik ameliyatı olmayanlar ikinci sınıf insan!.. Nisan geldi ya... Bir aydır neşterini bileyleyen estetik cerrahların hepsi kapılarını açtı. Mart ayında kedi ve Maliyeci'nin uyumacağını söyleyen Maliye Bakanı Unakıtan, buna neden estetikçileri ve diyetisyenleri ilave etmedi bilmiyorum ama etmesi lazımdı. Koca kış yan gelip yatan hanımlar şimdi incelme telaşında. "Burnumu Nicole Kidman'ın burnuna benzet... Gözüm, Angelina Jolie'ninki gibi olsun. Dudaklarım ise Jennifer Lopez..." Bütün bunları güzellik için yapıyorsa da, adına 'sağlık' diyor... Sivilceler alınıyor, cilt lekeleri yok ediliyor. Yağ aldırıp cilt gerdirmek ve gözaltı torbacıklarını yok ettirmek için kuyruğa girenin haddi hesabı yok. Bununla kalsa yine iyi. Bir de diyetisyenler var ki, dostlar başına. Medya işi gücü bıraktı, çığırtkanlık edip bu sektöre çanak tutuyor: Filanca yıldızın diyetini uygulayın!.. Okuyucu, adeta bombardıma tutuluyor. Buna sinir mi dayanır? Kafası karışan kadınların kahir ekseriyeti depresyona girdi zaten. İnsanoğlunun yüzündeki çizgiden önemli ne olabilir ki? Kişilik ve olgunluğun ifadesidir onlar. Bir karpuzu alıp orta yerine gülen bir ağız oyun, üst tarafa da iki misket yerleştirin; olsun size gerilmiş yüz. Ağlarken de güler, gülerken de. Bunun neresi cerrahi harika! İnsanı şebek yapıyorlar, sonra da bunun adına harika diyorlar. Hadi ordan! Anadolu Yakası'na geçtiğim an soluğu Maltepe Lal Garden'de alıyorum. Marmara Denizi ve Adalar'ın sakin ve huzur dolu manzarasında sundukları yemek ve kebaplar öyle lezzetli ki, yeme de yanında yat. Belki hepsinden yiyip mide fesadına uğramıyorum amma yediğimi de tadıyla yiyorum. Hakeza Balıkçı Sertan. Nişantaşı tarafına yolum düşmeye görsün. Ayaklarım beni dosdoğru Valikonağı Caddesi'ne götürüyor ve kendimi Sertan'da buluyorum. Çok lezzetli balık yapıyor bir kere. Cankurtaran'daki ünlü Balıkçı Sebahattin'in şubesi çünkü. Hele Haseki'deki Narin Kebap Salonu'nun soğanlı kebabı yok mu, anlatamam; yazarken bile ağzım sulandı. Müslim, biliyor huyumu. 'Abi, gel' diyor. 'Soğan bitmeden gel.' O kebabı nar ekşisine bandırıp bandırıp yemek için gidilmez mi? Öyle obur biri değilim ama yediğimin hakkını da veririm hani. Benim diyetisyenim Müslim Ülgen. Cerrahım ise yürümek. Hem yerim, hem yürürüm. Sağlıklı hayat bu işte. MI ACABA?!. Hamaratlık, düzenli yapılan egzersiz kadar faydalıymış... Gel de bunu diyet yapan bir kadına anlat! *** Aşk acısı genç yaşta kalp krizine sebep oluyormuş... Bu kadar aşık kalbini kullanmıyor mu yani?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.