Benim garip okuyucum!

A -
A +

Okuyucularımın bu kadar dertli olduğunu bilmiyordum doğrusu. Bilsem dahi hissetmiyordum. Sizlerden gelen yazılar beni dürtüklüyor. Okudukça, iğne batmış gibi yerimden zıplıyorum. Bana yazın: Faydalı oluyor. Yüksel Cihan (Bursa): Başbakan'a da gönderdiğiniz yazıda sanayici, tacir ve esnaflar için kurulan oda ve birliklere dikkat çekiyor ve hiçbirisinin üyelerinin derdiyle dertlenmek gibi bir gailesi olmadığından şikayet ediyorsunuz. 5174 Sayılı yeni TOBB ve Odalar ve Birlikler Kanunu'nu okuyunca kan beyninize sıçramış ve yazmışsınız, anlaşılan. Siz nerede yaşadığınızı sanıyorsunuz Allah aşkına?!. "Bize, bizi esnaflıktan kurtarıp holding yapacak bilgiyi verecek oda ve başkan lazım" demişsiniz ki, hiç uygun değil bu!.. Size, kendinize dikkat etmenizi tavsiye etmekten öte ne diyebilirim ki? Şaka bir yana keşke, sizin gibi 500 babayiğit daha olsaydı şu memlekette. Bir elin parmağı kadar bile yok sayınız! Onun için size tavsiyem, vaktinizi böyle şeylerle zayi etmeyin. Biraz daha çalışıp oda aidatını peşin ödemeye bakın. Yoksa vay halinize. Aidatı ödemediniz, diye ertesi sene icra gelir kapınıza.. Fahiş gecikme cezası da cabası!.. Serpil Çakıltaşı (İstanbul): Değişen TOBB ve Odalar ve Borsalar Kanunu'ndan sizin haberiniz yok anlaşılan. Yeni kanuna göre; odalara gecikmiş aidat ve munzam aidat borcu bulunan firmalar, gecikmiş borçlarının tamamını 30 Kasım 2004 akşamına kadar ödedikleri takdirde bu borçlara ait gecikme zammı siliniyor. Ancak, esnaf odalarına üye olanlara yok bu hak. Esnaf odaları aynı kanuna tabi değil çünkü. Onun için kuzu kuzu ödeyeceksiniz bu aidatı, o odadan hiç istifade etmemiş olsanız dahi. Kanun öyle diyo!.. Dilek Kulaç (Almanya-Solingen): Gurbet ellerinde yaşayan bir Türk olarak; Türk malının, yabancı markalar tarafından ambalajlanıp pahalı fiyatla satılmasından yakınıyor ve bu durumun zorunuza gittiğini söylüyorsunuz. Zeytinyağında yaşanan dramın tek olmadığını ve istersem, başka örnekleri de bana yazabileceğinizi söylüyorsunuz. İsterim tabii. Bu durum pek çok kimsenin ağırına gidiyor aslında ama nedense kimsenin kılı kıpırdamıyor!.. Türkiye, 1980'li yıllarda dışa açılma konusunda devrim yaşadı. Şimdi, marka olmanın tam zamanı ama nedense parmağını oynatan yok. Kimseyi suçlamıyorum. Bir bildikleri vardır mutlaka. Belki de, AB'ye girmeyi bekliyorlardır! Kim bilir? İhsan Çakır (Manisa): Vatanı kurtarmaya aday çok insan tanıdım. Tıpkı sizin gibi onlar da heyecanlı ve bir o kadar da azimliydiler fakat, hepsi sükûtuhayale uğradı. Bu tür heyecanlar nedense hayalden öte geçmiyor. Karıncanın fili sürmesi gibi bir şey yani. Sivil toplum örgütleri bunun için lazımsa da, bizim ülkemizde gönüllü kuruluşların önemi maalesef bilinmiyor. Sivil toplum örgütü kurun, demekten öte size bir yardımda bulunamıyorum, beni affedin!.. MI ACABA?!. Beyin göçünden dolayı Türkiye aklını kaybediyormuş... Bize hiç akıl lâzım olmadı ki! *** Her dediğini yapmasına rağmen AB Türkiye'ye kapıları açmıyormuş... 'Emrin olur'culuk da mı bir işe yaramadı yoksa! *** IMF bastırmış, Kurumlar Vergisi 3 puan iniyormuş... Kurumların öldüğünü görünce insafa geldi demek ki! *** Türkiye'deki kanser oranı beş yılda yüzde 60 artmış... Kanserin sebebi de mi kriz yoksa?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.