Beyoğlu, İstanbul'un tarihî yarımadası içinde kalan bir semt. 1980'e kadar İstanbul'un tek eğlence ve alışveriş merkeziydi. Daha sonraki yıllarda Kadıköy, Levent, Fatih, Bakırköy başta olmak üzere çeşitli semtlerde açılan alışveriş merkezlerinden dolayı burası nispeten sönükleşti. Ardından Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği'nin gösterdiği başarılı faaliyet ve Kadir Topbaş'ın Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde sergilediği performansla Beyoğlu tekrar İstanbul'un aranan semti haline geldi ama bir eksikle. Gelen ziyaretçinin alım gücü çok zayıf! Beyoğlu gençlerin uğrak yeri oldu. Oldu ama gençler para harcamıyor ki!.. Eksik dememin sebebi bu. Para harcayan gelir grubu gelmiyor Beyoğlu'na. Gelen ziyaretçilerin yaptığı harcama ise semt esnafının dişinin kovuğunu bile doldurmuyor. Bütün bunları ben söylemiyorum. Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği'nin yaptığı araştırma sonucu hepsi de. Hemen belirtmeliyim ki, Beyoğlu esnafı gelecekten ümitli. Kiraların yüksek, gelen müşterinin yeterli harcama yapmayan cinsinden olmasına rağmen Beyoğlu'nu terk etmiyor. Aksine, hâlâ Beyoğlu'na gelmek için çaba gösteren esnaf var. Ancak, dediğim gibi bunların hepsi geleceğe yönelik ümitle ilgili. Şimdiki haliyle esnafı memnun eden bir tablo yok ortada. Beyoğlu'na gelen her dört ziyaretçinin üçü, iki haftada bir Beyoğlu'na geliyor ama bunların hepsi 16-25 yaş arası gençler. Geliyor, vitrine bakıyor, İstiklal Caddesi'nde yürüyor ama harcama yok. Kuru kalabalık yani! Beyoğlu'nun bir handikabı da her 10 ziyaretçiden yedisinin erkek olması. Parayı harcayan kadınlar halbuki. Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği Başkanı Baybars Altuntaş, bu müşteri profilinin değişmesi ve Beyoğlu'nun esas tüketici olan ailelere ev sahipliği yapan bir bölge haline gelmesi için çaba harcadıklarını söyledi. Esasında pek de zor değil bunu gerçekleştirmek. Çünkü, en ünlü markaları satan mağazalar var bir kere bu semtte. Yeme-içme sektörü ise envai çeşit yemeklerle hizmet veriyor müşteriye. Ayrıca, baştan sona restore edilen tarihî binalar hem yerli için hem de yabancı için gerçekten güzel bir görüntü arz ediyor. Ziyaretçisine Eski Beyoğlu nostaljisi yaşatıyor. Dolayısıyla, Beyoğlu önündeki engelleri aşıp bugünkünden farklı bir konuma gelmesi pek de zor değil. Akbank ve Yapı Kredi'nin sanat galerileri Beyoğlu'nda. Özel sanat galeri yaygınlaşıyor. Tiyatro'su var. Sinema ise istemediğin kadar. Buna rağmen Beyoğlu'na para harcayan ziyaretçi gelmiyor! Çare? Kolay değil tabii. Eski İstanbul'un mihenk taşı olan Eminönü de yaşıyor üç aşağı beş yukarı aynı sıkıntıları. Eminönü'ne yabancı turist geliyor ama yerli pek uğramıyor. Ulaşım... tinerci çocuklar... kapkaç... akşam 19'dan sonra yaşanan curcuna ve semtin başıbozukların istilasına uğraması... Bunların hepsi, turizm bölgesi olan bu semtleri itici yapıyor. Yeşil alan eksikliği... Çöp... gibi çevre problemleri de eklenince yumak büyüyor ve altın yumurtlayan tavuk, bekleneni bir türlü vermiyor tabii. Aslında sadece Eminönü ve Beyoğlu semtleri İstanbul'u besleyecek turizm geliri sağlar ama dediğim gibi bir ilgilenen olması lazım.