Biraz sabır, lütfen

A -
A +

Türkiye ile Suriye arasında gelinen nokta hepimizin malumu. Gergin bir durum. Kim isterdi? Ama rüzgâr farklı esti ve iki komşu ülke karşı karşıya geldi! Arap Baharı ile oldu bu. Bir tarafta demokrasi isteyen Suriye halkı, diğer tarafta ise halkının özgürlüğüne izin vermeyen bir diktatör. Türkiye, tercihini özgürlük mücadelesi veren Suriye halkının yanında yer alma şeklinde kullandı. Bu olayın siyasi, askerî, sosyal ve ekonomik yönleri var. Her birisinin nedeni ve sonucu farklı. Siyasi yönüne şöyle bir bakalım mesela. Batı "Esad gitsin" diyor, Rusya ve Çin "kalsın" deyip destek veriyor. Taraflar çok yani. Menfaatler de. Hadise derin bir hadise. Askerî yönü de öyle. Esad askerî birliklerini kendi halkının üzerine saldı ve Suriye'de kan gövdeyi götürdü. Rusya Suriye'ye silah satıyor. Hem de milyarlarca dolar tutarında top, tank ve uçak satıyor. Direniş güçleri de başka kaynaklardan temin etmeye çalışıyor ihtiyaç duyduğu silahları. Silah tüccarlarına gün doğdu. Aktörü bu kadar çok olan bir arenada Türkiye'nin başı ağrıyor tabii. De... Başka ne yapabilirdi? Tarih ve din bağı olan ve asırlardır aynı kültürü paylaştığı insanların yaşadığı dramı görmezden mi gelseydi? Düşünülemez bile. Bugünün bir de yarını var. Beşar Esad gittikten sonra o insanlar "Bize neden yardım etmediniz" diye sorduğunda, ne cevap verecek Türkiye? Bir de bu işin ekonomik boyutu var; faturası çok ağır olan bir boyut hem de. Geçimini "sınır ticareti" ile sağlayan insanlar bugün sıkıntı içinde yaşıyorlar. TIR'lar boş yatıyor. Suriye pazarı Türkiye için çok önemliydi; orası da kapandı. Bırakın pazarı, Türk ihraç ürünleri Suriye'den transit geçiş dahi yapamaz oldu. Gemilerle, Ro-Ro taşımacılığıyla ulaşıyor artık Afrika pazarına. Binbir zahmetle gidiyor ama yapacak bir şey yok. Nereden bakarsan bak; kriz ve kaos! Fakat şunu unutmamak lazım. Bugün bütün dünyanın gözü Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri üzerinde ve hepsi gelecekteki çıkarını düşünüyor. Petrol ve doğalgaz bu bölgede çünkü. Ayrıca, en büyük pazarlardan birisi yine bu bölge. Her ülke geleceğe yatırım yapma telaşında. Nasıl telaşlanmasın ki? Batı'da nüfus azaldı ve ayrıca toplum tüketime doydu. Kalkınmış ülkelere yeni pazarlar lazım. En ideali de bizim çevremizdeki pazar. Türkiye için de öyle; avantajlarla dolu. Yakın her şeyden önce. Ayrıca sosyal bağları var Türkiye'nin o bölge halkıyla. Dolayısıyla olup bitenler Türkiye'yi diğer ülkelerden daha fazla ilgilendiriyor. Stratejik düşünmesi ve planlı hareket etmesi gerekiyor. Bugüne bakıp "Türkiye'nin oralarda ne işi var" demektense; "Türkiye 3-5 sene sonra bölgede hangi pozisyonda olmalı" sorusunun cevabını aramalıyız. Bugün alınan birazcık risk, Türkiye'nin geleceğini garanti ediyorsa neden göze alınmasın o risk? "Irak'a karıştık da ne oldu" diyenlere söylüyorum. Kuzey Irak'a her gün TIR'lar dolusu inşaat malzemesi gidiyor. Erbil esnafının çoğu Türk. Hakeza Türk cumhuriyetleri. Türk müteahhitler ihale üstüne ihale alıyorlar oralarda. Biraz sabır diyorum, biraz sabır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.