Türkiye bugünlerde insanı şaşırtan bir ülke olup çıktı. Bir tarafta muazzam iyileşme, diğer tarafta keşmekeş! Yakalama, sorgulama ve upuzun tutuklama süresi. Yaşanan bu keşmekeş toplumu gerdiği gibi, uçlara da taşıyor. Hukuk sisteminin ağır aksak işlemesi neden oluyor tabii tüm bunlara. Bir an önce evrensel hukuk normlarının devreye sokulması lazım. İktidara da, muhalefete de, STK'lara da çok görev düşüyor bu hususta. Hukuk sisteminin yamalı bohçaya dönmesi sadece siyasi ve sosyal sancılara neden olmuyor; ekonomiye de fazlasıyla zarar veriyor! Yerli ve yabancı yatırımcı, iş yapmaktan korkar oldu! Yiğidi öldür ama hakkını yeme! Güzel şeyler de oluyor Türkiye'de; onu da söylemek lazım. Türkiye'nin eksikleri ne onlar tespit edildi bir kere. Bu tespit yabana atılır bir tespit değil; onu da söyleyeyim. Hastalığı teşhis etmek lazım ki, doğru tedavi uygulansın. Türkiye ihraç ettiği her bir kilo mal karşılığında 1.2 dolar elde ediyor. Almanya ve Japonya'da ise 4 dolar neredeyse bu rakam. Türkiye teknoloji bakımından fakir bir ülke. En azından yüksek teknoloji yönünden böyle bu. İleri teknoloji üretimi yönünden 42'nci sırada olması da net bir şekilde gösteriyor zaten bu gerçeği. Hâl böyle iken 10 büyük ekonomi arasına girmek mümkün mü? Almanya'da çalışan bir kişi yılda ortalama 85 bin dolar katma değer üretiyor. ABD'de ise 105 bin dolar. Türkiye'de ise sadece 32 bin dolar! Eh, bunun böyle olması normal aslında. Eğitime önem vermezsen, olacağı bu. 6-15 yaş arası eğitim için Türkiye, öğrenci başına 15 bin dolar harcıyor. Meksika bile 21 bin dolar harcıyor halbuki. Milli geliri bize benzeyen Polonya ise 40 bin dolar harcıyor. Araştırma geliştirme yönünden de nal topluyor Türkiye. Koreli Samsung'un ar-ge mühendisi sayısı Türkiye'nin toplam ar-ge mühendisi sayısından daha fazla. Acı ama gerçek! "İyi" derken, buna "iyi" demiyorum tabii. Bu eksikliğin kamu ve özel sektör tarafından fark edilmiş olmasına "iyi" diyorum. Türkiye artık peş peşe teknoparkların açıldığı, ar-ge merkezlerinin kurulduğu ve inovasyonun kültür hâline geldiği bir ülke olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün, teknoloji için ne gerekiyorsa yapıyor. KOSGEB artık KOBİ'lere kredi veren bir kurum olmanın çok ötesine geçti. İhtisaslaştı. Küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi verdiği gibi onlara danışmanlık hizmeti de veriyor. İşletmelerin teknoloji ile tanışmalarını kolaylaştırıyor. Yeterli değilse bile TÜBİTAK da iyi çalışıyor. Bu gayretler meyvesini vermeye başladı zaten. 2000 yılında özel sektörün makine ve teçhizat yatırımı 27 milyar dolardı. 2011'de ise 120 milyar doları buldu. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın planlı çalışması ve doğru stratejiler geliştirmesi hem üretimin artmasına neden oldu, hem de ihracatın. Tabii bu çalışmalara STK'ların verdiği desteği de göz ardı etmemek lazım. TİM, TOBB; TUSKON, TÜRKONFED ve diğerleri. Aralarında koordinasyon da var. Ki, esas takdir edilmesi gereken husus bu. Bir elin nesi var, iki elin sesi var.