İyi ki EGD var. Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) zaman zaman toplantı tertipliyor ve ekonomi gazetecilerine bir sektörü veya bir bakanlığı enine boyuna tanıma fırsatı veriyor. Son misafir Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün idi. Ergün, bakanlığınca alınan en son kararlara temas etmeden önce kısa bir Türkiye fotoğrafı sundu. Ergün'e göre, Türk sanayi sektörü hâlâ üretimini gerçekleştirirken düşük teknoloji kullanıyor. Yüzde 65 civarında böyle bu. Orta teknolojiyi kullananların oranı ise yüzde 35. İleri teknoloji kullanımı ancak yüzde 5'lik bir kesimde var. Kalkınmış ülkelerde ise yüzde 20'nin üzerinde ileri teknoloji kullanma nispeti. Bu şartlar altında rekabet ya olmuyor, ya da zor şartlar altında gerçekleştiriliyor. Nihat Ergün "Mademki, dışa açık bir ekonomiyiz" dedi. "O halde rekabet gücümüzü arttırmaktan başka çaremiz yok." Doğru. Serbest piyasa ekonomisinin en belirgin özelliğidir rekabet. Rekabet gücünüz yoksa, serbest piyasa ekonomisi size bir şey vermez. Aksine, alıp götürür. Rekabet "ben yaptım, oldu" demekle olacak bir şey değil ki, "yaptım" deyiverip yapalım! Rekabet üstünlüğü elde edebilmek için teknolojiyi kullanıyor olmak ve katma değeri yüksek ürün üretmek gerekiyor. Bunun tek yolu var: Ar-Ge. Araştırma, geliştirme çalışmaları yapmıyorsanız, teknolojinin getirdiği avantajı yakalamanızın imkânı yok. Hasılı inovasyon ve teknoloji için Ar-Ge şart. Başkalarının teknolojisini satın alarak; elin adamını zengin etmekten öte gidemez çünkü Türkiye. Nihat Ergün, "KOSGEB destek ve faaliyetlerini daha fazla Ar-Ge ve inovasyon odaklı hale getiriyoruz" dedi. Bunlardan biri Ar-Ge Desteği. Ar-Ge merkezi kuran ve 50'den fazla Ar-Ge personeli istihdam eden işletmeleri teşvik etmeye başladı KOSGEB. Uygulama başlar başlamaz 73 başvuru olmuş. Bunlardan 8'i yabancı menşeli firma ve bunlardan 7'sinin müracaatı kabul edilmiş. Ergün'ün söyledikleri bununla da sınırlı değildi. Üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek için devreye sokulan San-Tez programı da maksadına uygun faaliyetler sürdürüyormuş. Bu programlardan en mühimi belki de teknogirişim sermayesi desteği. Yüksek eğitimli ve nitelikli gençlerin potansiyeli yüksek teşebbüslerini desteklemek maksadıyla kurulmuş teknogirişim. Genç müteşebbislere 100 bin TL hibe destek veriyor. 159 müracaat olmuş ve bunlardan 78'i desteklenmeye değer bulunmuş. Bunlar Türkiye için geç kalmış programlar esasında. Şimdiye kadar bu tür uygulamalar yapılmadığı için dövizlerimiz hep yurt dışına aktı. Ayrıca, potansiyeli yüksek insanlarımız da heba oldu. Geç de olsa böyle bir adımın atılmış olması memnuniyet verici. O günkü toplantıda yüze yakın muhabir, yazar ve ekonomi editörü vardı. Gazeteci olarak işimiz, kamu menfaatini korumaktır. Hükümetin yaptıklarını mercek altına almak da en birinci görevimiz. De... bu görevi yerine getirirken mantıklı olmak gibi bir sorumluluğumuz da var. Bakan Ergün'e, "Ar-Ge desteği alan kaç yabancı firma var?" veya "Bu desteği alan yeni şirket sayısı kaç?" türünden sorular soruldu. Biraz, "Öküz altında buzağı arama" durumu oldu yani. Tamam, "tüyü bitmemiş yetim hakkını" yedirtmememiz lazım. Devlet kaynaklarının çarçur edilmesine göz yummamamız lazım. Ama, "ülkenin geleceği" sayılan bir politikanın daha ilk adımında "Hop! Ne oluyor?" diyerek; yetkilileri sorgulamaya başlarsak, işte o zaman kaynakların çarçur edilmesine zemin hazırlamış oluruz. Demek istediğim o ki, halkın avukatlığını, kantarın topuzunu kaçırmadan yapmalıyız. Halkın menfaati, Ar-Ge'nin artmasında çünkü.