Biz kendimize bakalım

A -
A +

Türkiye'nin yeni dünya nizamında pozisyon alabilmesi için etrafında olup biteni doğru analiz etmesi lazım. Şayet bunu yapmaz, ya da eksik yaparsa; vay başına gelene! "Batı batıyor" demekle olmaz bu işler. Batı batmıyor ki. "Batı batıyor" demek; laf-ı güzaftan öte bir şey değil ayrıca. Batı değişiyor sadece ve oldukça şuurlu bir değişim bu. Gelişmiş ülkeler, evet sanayi ve ticarette ilerlemelerinin sonucunda kalkındılar ama dünyanın tabii kaynaklarını kontrol etmelerinin de önemli bir rolü olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım bu kalkınmada. Merkezi Orta Doğu ve Afrika olan değişimin altında yatan yine aynı mesele: Tabii kaynaklar. Gelişmiş ülkeler bu bölgedeki petrol, doğalgaz ve maden kaynaklarını elde etmek veya kontrolünü ele geçirmek için çabalıyorlar. Kim ne pay alırsa, geleceğini o kadar garantilemiş olacak. Dolayısıyla, bu konuya odaklanmış durumda hepsi de. Bir ikinci husus ise; pazar. Avrupa'nın yaş ortalaması 45 oldu. Gittikçe de yaşlanıyor. Tüketime doymuş ve iş görme kapasitesini kaybetmeye yüz tutmuş bir toplum. Bu toplumun yatırımcısı, ne yapar? Yeni pazar arar, değil mi? Batılı yatırımcı da bunu yapıyor işte. Sermayesini ve tesisini alıp Doğu'ya; ta Çin ve Hindistan'a gitti, hâlâ da gidiyor. Batı sanayi ülkesi olmaktan çıkıyor yani. Bunun getirdiği problemlerin en başında da hiç şüphe yok ki istihdam meselesi geliyor. Batılı işsiz kaldı! Avrupa liderleri şimdi bu meseleye çare arıyorlar. Bulacaklar tabii. Batı yatırımlarının önemli bir kısmını Asya ülkelerine taşıdı ama Ar-Ge merkezleri Batı'da. Batı'da tasarlayıp Doğu'da üretecek ve Doğu'da elde ettiği parayı yine Batı'da yiyecek bu şirketlerin hemen hepsi. Bu dönem, sanayicinin çalışana verdiği sosyal güvenlik haklarının bir kısmını geri aldığı bir dönem olacak ama. Çok fazlaydı çünkü. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere birçok Batı ülkesinin ekonomisine tahminlerin üstünde yük getiren ve bu ülkeleri ciddi şekilde sarsan sosyal güvenlik tavizleri bir bir geri alınıyor. Batı Ar-Ge merkezi olma yolunda ilerlerken Doğu'dan Batı'ya beyin göçü de olacak tabii. Tasarım, yazılım ve sağlık gibi sektörlerde orijinal fikri olanlar Batı'ya taşınacak önümüzdeki yıllarda. Batı'da can ve mal güvenliği var çünkü. Demek istediğim şu ki, Batı'nın battığı falan yok. Biz kendimize bakalım. Önümüzdeki yıllarda Türkiye ne yapsın ki güçlü ülkeler statüsüne geçsin? Dediğim gibi Batı Ar-Ge merkezi, Doğu ise üretim üssü oluyor. İkisinin arasında kalan Türkiye ne yapacak peki? Türkiye'nin turizmi ve lojistiği stratejik sektör olarak seçip bu alanda iddialı hale gelmesi en doğru olanı bence. Lojistik Türkiye'nin olmazsa olmazı bir kere. Batı ile Doğu arasında köprü olmanın kaymağını yemesi lazım. Turizm zaten en büyük avantajı Türkiye'nin; bunu değerlendirmeyip de neyi değerlendirecek? Hiçbir ülkede olmayan destinasyon Türkiye'de. Tarih ve kültür kokuyor üzerinde yaşadığımız coğrafya.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.