Biz Türkleri tarif ederken "Bindiği dalı kesen millet" diyen, tam on ikiden vurur! Nedenini anlatmaya bilmem gerek var mı? İstanbul 1980'li yıllarda Arap turist akınına uğradı. Esnafların camekanı Arapça yazılar ve Arapça bilen tezgahtar arayan ilanlarla dolup taştı. Bilhassa Sarıyer'deki evler, çok büyük bedellerle Arap turistlere kiraya verildi... Bir, bilemedin iki sene sonra bitti bu ilgi. Neden? Medya her gün Sarıyer kaldırımlarında dolaşan veya parkta oturan ailelerden birinin resmini gazeteye bastı ve bu resimlerin altına hiç de aklakî olmayan yazılar döşediler de ondan! Yahu adam; hanımını, çocuklarını, kaynanasını, baldızını alıp gelmiş... Yiyor para ödüyor. İçiyor para ödüyor. Alışveriş yapıyor para ödüyor. Tekneye biniyor para ödüyor... Taksici memnun, esnaf memnun, ev sahipleri memnun, otel ve pansiyoncu memnun. Lokantacı memnun... Ya medya? Iıhhh! Hadi onlar gitti diyelim. Bizim medyanın kaygıları da onlarla gitse ya. Nerde? 1990'lı yıllarda İstanbul'a Rus ve Romen turist akını başladı. O günlerde Laleli, altın çağını yaşıyordu. Bavullar doluyor boşalıyor, doluyor boşalıyor. Türkiye döviz bolluğu yaşıyordu. Tekstilci memnun. Esnaf memnun. Taksici memnun. Otelci memnun. Döviz büfeleri memnun. Ya medya? Mümkün mü? Eline aldığı kara boyayı "Nataşa aşağı, Nataşa yukarı" her bir yere sürdü. Sonuç: O koca pazarı Türkiye Dubai'ye kaptırdı! Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür, derler. Aradan geçen 20 sene Araplara geçmişte yaşanan dramı unutturmuş olacak ki, yine geliyorlar. Bu sefer zengin Araplar geliyor hem de. Medyamız durur mu? Fotoğraf makinesini kapan paparazziler Ege ve Akdeniz sahillerinde siper aldılar. Zengin Arapların teknelerini dikizleyip resim çekiyor ve çarçaf çarşaf yayınlıyorlar bu resimleri. Kamuya açık olmayan bu mekanlarda, özel yatlarda resim çekmenin nesi başarı? Ayrıca, Türkiye'nin ekonomisin altına dinamit koyduklarının farkında değil mi acaba bunca muhabir ve onun başındaki yönetici?!. Suudi Arabistan eski Petrol Bakanı Zeki Yamani'nin kızı ile soylu bir aileden gelen damat Melik Dahlan'ın düğünü oldu Çırağan Sarayı'nda. Gelin Sara'nın gelinliğini Mayruk dikti. Masa örtülerini Vakko hazırladı. İki milyon dolarlık bu düğün, magazin medyasının diline öyle bir dolandı ki, o kadar olur!.. "İçki değmemiş bardak"tan başka konu yokmuş gibi bir şamatadır gitti. Birileri böyle muhteşem düğün yapmazsa, teknesiyle gelip kıyılarımızda kalmazsa, alışveriş merkezlerimize müşteri gelmezse Türkiye nasıl kalkınacak? Bu ve buna benzer sorularla kimsenin yoracak kafası yok! Varsa yoksa, laylaylom! Bugün tiye aldığımız Arapların 700 milyar dolar parası başta Amerika olmak üzere batı bankalarında yatıyor. Katları, yatları yine o bölgelerde. Türkiye neden ona buna elindeki karayı çalarak kümesteki kazları kovuyor acaba? Türk medyası böyle davranmakla ne yaptığını sanıyor? Arapların ve diğer komşu ülke insanlarına ait dövizleri cebine indiren batıdaki rakip ülkelerin ellerini ovuşturup, "Oh, oh! Ne iyi yapıyorlar" demesinden başka kimin eline ne geçer ki?