Bizi bozar abi

A -
A +

Metro Cash&Carry bir yenilik daha yapıp römork ve çeki demiri getirmiş. Vatandaş alsın, yükünü emniyetli bir şekilde taşısın, diye. "Ne var bunda?" diyeceksiniz. "Avrupa'da çok var bunlardan. Biz de kullanırız. İyi değil mi?" Değil, hem de hiç değil!.. Bizim gibi eşyalarını otomobilin dört kapısından içeri tıkıştırmayı seven bir millete ters bir kere. Römork da neymiş. Yola düzülen bir aracın salkım saçak bir görüntüsünün olması lazım en azından a cancağızım!.. Pikniğe mi gidecek mesela bizim beyefendi? Açar aracın yan kapısını. Kabını, kacağını tıkar içeriye! Tava... onun yanına yağ tenekesi... üstüne baharat kabı... daha üstüne kömür ve çıra. Yan tarafa da çocukları istifledi mi iş tamam. Yolda o eşyanın biri çocukların canını yakmış, tavanın sapı birinin gözüne batmış; ne gam!.. Diyelim ki, inşaata kapı taşıması gerekiyor. Kaldırır otomobilin bagaj kapağını. Sürer kapıyı içeri. Oldu bitti!.. Bagaj kapağının her sarsıntıda kapıya vurup çıkardığı tak! tak! sesini hayal edebiliyor musunuz? Beyefendinin korna çalmasına dahi ihtiyaç bırakmayan bir sestir bu. Ayrıca, zat-ı şahanelerine müthiş heybet kazandırması da cabası. Aracın içinde bile karizma yaptırır ona. Canavar olması için hiçbir mani kalmadı. Aslanlar gibi dalar artık trafiğe. Hem de ne dalış! Arkada kuyruk gibi sallanan o kapının her dönüşte sağa sola çarptı, çarpacak durumu var bir de ki, tam karizma! Seyir halindeki araçları çil yavrusu gibi dağıtmaya yeter de artar bu durum. Hafif bir manevrayla, saf dışı ediverir hepsini! Eve vardığında kapının sürtünmeden dolayı ezildiğini görüp köpürmesine ne demeli? Çoluk çocuk el pençe saf olur karşısında. Sıkı mı aralarından biri dönüp, "Bu eşya böyle mi taşınır?" desin. Elinin tersiyle bir patlattı mı, gözünü morartır onun. Bundan daha güzel cevap mı olur? Ayrıca, karizmayı çizdirmemesi için şart bu hareketi yapması... Kanıma dokunuyor Düğünde, dernekte aşka gelip havaya silah sıkmayı seven bir millet için karizma her şeyden önce gelir elbette ki. Karizma da sorumsuzlukla eş değerdir, bizim lügatimizde! "Ben bu haltı işliyorum ama bana veya bir başkasına zarar verir mi acaba?" diye düşünmek, kesinlikle bizi bozar. "Ne olmuş yani yaralandıysa? Biricik yeğenim evleniyor. Şerefine tabanca da mı patlatmayacağım?" Bu zaviyeden bakınca Avrupa'daki Türkleri kaybettiğimizi söylemek mümkün. Tıpkı Avrupalı gibi onlar da römork kullanıyorlar çünkü. Tatile gelen gurbetçilerimizi görüp fark ediyorum bunu. Eh, körle yatan şaşı kalkarmış! Avrupa ülkelerindeki araçların yüzde 77'si römork kullanabilmek için trafiğe çeki demiriyle çıkıyormuş. Oradaki Türkler de insan. Etkilenmişler tabii. Avrupalı gibi onlar da çeki demiri taktırmışlar araçlarına!.. Biz de Avrupa Birliği'ne girmek için tüm azmimizle çalışıyoruz. Ama çeki demiri taktıracak değiliz. Her türlü direnci gösteriyoruz zaten bu ve buna benzer konularda! Mesela BP'nin "Hızlı ve güler yüzlü hizmet sunmayı..." diye başlayan ve "Üniformalı ve iyi görünümlü olmayı... temiz bir istasyon ve tuvalet sunmayı..." diye devam edip giden bir taahhüdü var. Bu da bize ters gelen bir şey aslında. Hele tuvalet konusu. Hangi petrol istasyonuna gitsen, hepsi pırıl pırıl. Tuvaletleri de öyle. Nasıl yapıyorlar bunu hâlâ anlayabilmiş değilim. Biz tuvalet kullanırken, Avrupa'da onlar ihtiyaçlarını lazımlıkla görüyor ve sonra da en yakın akar suya döküyorlardı. Şimdi, bizim ülkemizde bize tuvalet kültürü öğretiyorlar. Dedim ya, ters bize bunlar!.. Kanıma dokunuyor, diyeceğim aslında ama gururum müsaade etmiyor bu itirafa!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.