Vergi barışına ve onca denetime rağmen Türkiye'de vergi kaçağı hâlâ büyüyor. Son verilere göre yüzde 70'in üzerine çıkmış bu oran. Maliye başta olmak üzere ülkenin tüm entelektüelleri ve sanayicisi kayıtdışı ekonomiden yakınıyor. Haksızlar mı? Değil tabiî. Herkes haklı. Haklı olmasına haklı da kim ne yapıyor peki? Bu sorunun karşılığı koskocaman bir hiç!.. Yapılacak olan belli aslında. Ücretliyi bordro mahkumu olmaktan azade eyleyin, yeter. Her şey yerli yerine 'cuk' diye oturur ama yapan kim? Kimse, seçmeni ürkütmek istemiyor. 'Vergi verme, oy ver' sistemini bozmaya yanaşmıyor!.. Geçenlerde bir noterin vergi ödeme yönünden 60 fırına bedel olduğu açıklandı. Bordro mahkumuyla fırının ne alakası var, demeyin. Biraz sabırlı olun açıklayacağım. Noter neden fırına 60 basıyor, hiç düşündünüz mü? Çok aptal ve geri zekalı olduğundan değil herhalde. Eline fırsat geçse noter de şeyini şey ettirir ama yapamıyor. Her gelen fatura istiyor çünkü ondan. Haliyle o da vergi kaçırmak gibi cazip bir eylemden mahrum kalıyor!.. Fırın öyle değil ki. Fırıncı, şaşırıp fiş vereyim dese dahi veremez, kimse semtine uğramaz çünkü. Bordro mahkumu ücretlileri azat edin dememin esas sebebi işte burası. Dolandırıp durduğum sözün ucunu öyle bir yere düğümleyeceğim ki, zurnanın 'zırt' dediği yer neresi tam anlaşılsın. Ücretlilerin tamamı, vergi mükellefi yapılmalı bir kere. Bir sene içinde aldığı brüt ücreti zimmet kaydetsin defterine, yaptığı harcamaları da matluba yazsın. Sene sonu geldiğinde bunları alt alta toplayıp; ikisi birbirine denkse vergi ödemesin. Harcamaları aldığı ücretten düşükse; işte o harcama fazlası geliri beyan etsin ve onun üzerinden belli bir oranda vergi ödesin. Yok, harcama yüksek çıkmışsa; o zaman da çağırıp, 'Nereden buldun' diye sorulsun ona. Sözün ucu buraya gelince, nasırınıza basılmış gibi zıpladınız, öyle değil mi? 'Kimse vergi vermez, Maliye batar!' dediğinizi duyar gibiyim. Korkmayın, batmaz. Kazın ayağı öyle değil çünkü, bu sistem kurulup işletilmiş olsa var ya; eli kolu bağlanır herkesin, hem de ne bağlanma, kimse vergi kaçıramaz. Kaçırmak için fatura bulması lazım ki, böyle bir otokontrol düzeni olan sistemde mümkün değil o. Maliye zaten KDV deyip alıyor adamdan, hakeza ÖTV deyip yine alıyor. Ha, 'Ücretli ne kazanıyor ki, neyin vergisini versin?' diyorsanız; orada haklısınız. Ücretli, zaten aldığını harcıyor. Olsun, sistem kayıt altına alınsın da, varsın o vergi vermesin. Ülke ekonomisinin kayıt altına alınmasının yanında, ücretlinin vergi vermemesi devede kulak kalır. Ayrıca, ücretlinin ne kadar az kazandığı da belgelenmiş olur ki, böyle bir vahametin ortadan kalkması için birileri belki harekete de geçer!.. Sakın, bu kadar çarpıcı fikirleri benim şahsıma ait sanıp da 'Amma da parlak fikirli adam' diyerek; benimle övünmeye kalkışmayın!. Bu fikir bana ait değil, bütün kalkınmış ülkeler böyle yapıyor bunu. Bizim gibi olduğu yerde saymaktan mutlu olanlar hariç tabiî. MI ACABA?!. Günlük hayatta ufak değişiklikler kilo vermeye yetiyormuş... Yiyip yatıyoruz işte, neyini değiştirelim ki? *** İngiltere, 400 yıl kadar önce İspanyol işgalinden Osmanlı sayesinde kurtulmuş... Besle kargayı oysun gözünü! *** Dokunulmazlıkların kaldırılması dönem sonuna kalmış... Bu memlekette dokunulmazlıklara dokunulmaz arkadaş! *** Beyin tümörü, fakiri dört kat fazla vuruyormuş... O da zengin olsun canım!