Osmanlı Balkanlar'da, Asya'da, Afrika'da, Orta Doğu'da sayısız tarihi eser bıraktı ve bunların hepsi mimarinin en güzel örnekleri. Bir eserin tarihî olmasını, eserin eskiliğinden öte o eserin içinde yaşayan insanlarla ve o insanlara ait hatırların bütünüyle ölçmek lazım.. Dediğim gibi birçok ülkede Osmanlı eseri var. Türkiye zaten en görkemlileriyle dolu bu eserlerin. De... Bosna Hersek'teki eserler bambaşka. Hele Saraybosna'daki eserler. Şehrin yıldızı olan Mostar Köprüsü'nün etrafını saran o muhteşem yıldızda neler yok ki? Cami, medrese, han, hamam, çarşı ve insanların yaşadığı evler. Tam bir bütünlük arz ediyor. Gerçek bir tablo. Ressamların çizdiği değil, mimarların tasarlayıp inşa ettiği tablo. Bosna Hersek halkı bu eserlerin korunmasında nasıl hassasiyet göstermişse, onların içinde yaşama hususunda da aynı hassasiyeti gösterdi. Hiçbirine dokunmadan yaşattılar bu eserleri. Gelenekleri koruma hususunda da azami gayreti göstermeleri; ayrı bir hasletleri tabii. Tam bir ebru yani. Kendi renkleri ve kendi kültürüyle bütünleşmiş bir ebru. Boşnak halkı çile dolu hayatlarında ne tarihlerinden vazgeçti; ne de kültüründen. Topraklarını terk etmeye mecbur kaldıklarında dahi yapmadılar bunu. Türkiye'yi vatan kabul edip Türk halkıyla tıpkı BosnaHersek'te olduğu gibi uyum içinde yaşadılar. Nasıl yaşamasın ki? Türk ve Boşnak et ve tırnak gibi. Tarih boyu birlikte yaşama becerisi gösteren bu halkın birbirini yadırgaması düşünülebilir mi? Osmanlı'ya nasıl bağlı kalmışlarsa, Türkiye'ye de aynı sevda ile bağlandılar. İlk Boşnak göçmenlerin Sirkeci Garı'na ayak bastığı gün olan 8 Mayıs günü hâlâ coşkuyla kutlanıyor. Pendik, Bayrampaşa ve İzmir'de yaşayan milyonlarca Boşnak, kendilerini hiçbir zaman yabancı hissetmediği gibi, TRT'de "Boşnakça yayın" teklifine de şiddetle karşı koyup "Türkiye'de azınlık değiliz. Biz Türk'üz ve gerçek sahiplerinden biriyiz" dediler. Boşnakların hassas oldukları konulardan biri de, Sancak Bölgesi. Sancak Bölgesi Boşnakların doğup büyüdüğü ve hâlâ yaşadıkları bir bölge. Fakat, Sırbistan sınırları içinde kaldı! Haliyle Sırp pasaportu taşımaya mecbur kaldı bu insanlar. Şayet biri, "Onlar Sırbistan pasaportu taşıyor ve dolayısıyla Sırp vatandaşı" derse; şiddetle tepki gösteriyorlar. Bu kadar özlerine bağlılar yani. Bosna Hersek gerçekten görülmeye değer bir ülke. Tarihle insan unsurunun bütünleştiği bir ülke. Gidip görmek ve o sıcaklığı yaşamak lazım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bölgeye yaptığı ziyarette Sırbistan ve Bosnak Hersek halkına, "Acıları geride bırakın. Ekonomilerinizi güçlendirin" mesajı verdi. Barışın pekişmesini istedi.