Bravo Kalebodur'a

A -
A +

Üç gündür Kapadokya'dayım. Doğru bir zamanda gelmişim buraya. Mevsim ilkbahar. İnsanı yakmayan bir güneş var... Aydınlık gökyüzü ve pırıl pırıl bir hava... Binlerce yıllık tarihin çiçeklerle yeniden kucaklaşmasına şahit oluyor bölgeye gelen ziyaretçiler. Her taraf insan kaynıyor. Japon, Alman, Fransız, İngiliz ve Amerikalı. Hepsi Kapadokya'da. Hem güneş banyosu yapıyorlar, hem temiz havada kafalarını dinliyorlar, hem de binlerce sene öncesine ait antik eserleri seyrederek tarihî yolculuğa çıkıyorlar. Kapadokya ismi Asurlular'dan miras ve "güzel atlar" anlamına geliyor. Hititler'le başlayan yerleşim Frig, Pers, Lidya, Roma ve Bizans olarak sürüp gitmiş. Tabii, hepsinin bıraktığı binlerce eser... Kızılırmak'a yakınlığı bölgeyi cazibe merkezi yapmış ve dolayısıyla tarımda olduğu gibi ticarette de öne çıkmış. Hicaz ve İpek Yolu buraların değerine değer katmış. Zenginliğin getirdiği ihtişamla inşa edilen konaklar, köşkler ve kervansaraylar tarihî birer miras olarak bugüne kadar gelmiş ve çoğu dimdik duruyor. Bunlardan bir kısmı restore edilip otel, restoran ve alışveriş merkezi olarak turizmin hizmetine sokulmuş ama geride daha binlercesi var hâlâ. Peri bacaları, yer altı şehirleri ve o günün insanlarının ibadetlerini yaptıkları duvar resimleriyle süslü kiliseler şehri Ürgüp, Göreme, Avanos, Derinkuyu, Kaymaklı ve diğerleri... Bu şehirlerin kurulduğu vadiyi dolaşmak turlarla da mümkün, balonla da. Her ikisinin keyfi farklı. Rüzgâr, yağmur ve güneşin el ele verip taşın ve toprağın üzerinde meydana getirdiği o muazzam eserleri havadan seyretmek ayrı güzel, yürüyüp ta içine girerek görmek daha ayrı bir güzel. Bu eserin ortaya çıkmasında insan zekasını da göz ardı etmemek lazım elbette ki. O çetin şartlara öyle bir uyum sağlamış ki insanoğlu, hayran kalmamak mümkün değil. Kalebodur'un başarısı İnsan, isteyince yapıyor. Hem de en âlâsını yapıyor. Yapmak, salt bir eseri inşa etmek değil; onu yaşatmak ve dünyaya sunmaktır da bir yerde. Kalebodur, o günün insanlarının kayalara işlediği motif ve çizgileri, atölyede yapılan tasarımlarla modern mekanlara taşıma başarısını gösterdi. O eserlere sahip çıktı yani. Evde, ofiste, alışveriş merkezinde ve otellerde bu çizgileri görmek mümkün artık. Tasarım Grubu Yöneticisi Feryal Bodur Şen ve ekibi, Kapadokya'da tarihle ilgili ne varsa, büyük bir efor ve enerji harcayarak; gidip yerinde incelemişler. Yüzlerce çeşit desen bulmuşlar bölgeye has. Sonra da bu motif ve desenlerin hepsini bir bir mercek altına yatırıp tasarlamışlar. Sonunda da müthiş bir koleksiyon çıkmış ortaya. Kale Grubu Şirketleri İcra Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, "66 çeşit deseni modern çizgilerle seramik üzerine işledik" dedi. Tarihin taşlara yansıttığı bu güzellikleri artık seramikte yaşamak imkan dahilinde. Kültür birikimi bu çizgi ve motiflerin seramiğe işlenme süreci de oldukça fazla. Tam tamına 2 senede yapmış bunu Kalebodur. 2004'ün Mayıs ayında başlayan çalışmaya 87 tasarımcı destek vermiş. Zeynep Bodur Okyay yaptığımız sohbet esnasında, daha önce Selçuklu, Topkapı, Ayasofya ve Bursa isimli koleksiyon yaptıklarını söyledi. Kapadokya'nın da dahil edilmesiyle zenginleşen bu koleksiyonunun önümüzdeki senelerde başka tarihî miraslarla zenginleştirileceğini öğrendiğimde heyecanlandım doğrusu. Tarihi yaşatmak sadece kitaplara yazmakla olmuyor çünkü. Onu hissetmek ve kamu aracılığıyla olduğu kadar sivil toplum kuruluşları ve firmalar marifetiyle de insanlığa kazandırmak lazım. Türkiye Ar-Ge yatırımlarına fazla pay ayırmıyor; yüzde 0.64. Kalebodur ise cirosunun yüzde 2'sini Ar-Ge'ye ayırıyor. Avrupa standartlarına yakın bir oran. Kalebodur, bugün dünyaya kendi tasarımını satıyorsa, bütçeden ayırdığı bu fonlar sayesinde satıyor. Eskiden İtalyan tasarımcılardan satın aldıkları çizgi ve desenleri işleyip satıyorlarmış. Şimdi ise yüzde 80'ini kendi tasarımları. "Onu da" dedi Zeynep Bodur Okyay, "Dünya tasarımcılarıyla ilişkimizi kesmeyelim diye yapıyoruz." Güzel değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.