BriSa'nın 1999 senesinde Bridgestone markası ile başlattığı "Farım da hep açık yolum da" kampanyası uluslararası bir ödül aldı geçenlerde. Alırsa alsın. İlk defa olmuyor ki bu, 1996 senesinde de Avrupa Kalite Büyük Ödülü'nü almıştı, bana ne?!. Ama öyle değil, önemli . BriSa 'nın aldığı bu ödül, salt bir ödül değil çünkü. Sosyal tarafı var, ilgimi çekmesinin sebebi bu. Daha doğrusu ödül değil de ödülün maksadı ilgimi çekti benim. Bridgestone tarafından yürütülen bu kampanya, Pazarlama Ajansları Derneği (Marketing Agencies Association) adlı uluslararası kuruluş tarafından yapılan değerlendirmede dünyanın en iyi sosyal amaçlı pazarlama kampanyası seçildi ve Globes Ödülü aldı. Bu proje ile Türkiye'de açık far kullanımı 27 kat arttı. Ödül hakkında konuşan Güler Sabancı, "İşte dünyalı olmak, işte medeniyet, İşte Avrupalı olmak böyle bir şey. Artık bunları konuşacağız" dedi. BriSa Genel Müdürü Ahmet Piker ise "Sabancı Holding şirketleri sosyal sorumluluk alanındaki görevlerinin hep bilincinde olmuştur" diyerek; BriSa' nın, bundan sonraki yıllarda da bu ve buna benzer kampanyaları desteklemeye devam edeceğini söyledi. Güler Sabancı ve Ahmet Piker'in söyledikleri, Türkiye 'nin AB 'den müzakere tarihi aldığı bir dönemde daha bir anlamlı oluyor. Çünkü, AB kriterleri her ne kadar ferdin hak ve hürriyetlerini öne çıkarıyorsa da bu maksada ulaşmanın yolu sosyal aktivitelerden geçiyor. BriSa , "Farım da hep açık yolum da" kampanyasını kuru bir sloganla gerçekleştirmedi. İlkokul öğrencilerinden başlayıp trafikte araç kullanan sürücülere kadar uzanan bir tanıtım yaptı. Okullar, benzin istasyonları ve hatta kahvehaneler bile bu kampanyanın mekanı oldu. Bu tür kampanyalar maliyetli ve bir o kadar da sabır gerektiren kampanyalardır. BriSa, bunu göze aldığı için başarılı oldu. Birkaç gün önce Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince' den bir mektup aldım. Başka bir sosyal hizmetin müjdesini veriyordu o mektup. Şunu hemen söyleyeyim ki , TBB hiç boş durmuyor. Sosyal proje üretiyor ha bire veya mevcut projelere destek veriyor. Özince' nin bildirdiği yeni kampanya; çocuk ölümleri! 2003 yılında "Türkiye'nin Geleceği İçin Çocuklara Sağlıklı Bir Gelecek" kampanyası başlatmış TBB. Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği ile birlikte sürdürüyor bu kampanyayı. Yapılan cihaz bağışları ve çocukları kazalardan korumaya yönelik bir eğitim programıyla genişletilen kampanyaya geçen sene 1 trilyon lirayı aşkın bir bağış yapılmış ve bu sayede bin 700 civarında çocuk kurtarılmış. Türkiye gibi her sene 1 milyon 400 bin çocuk doğumu olan ve bu çocuklardan binde 28'inin daha ilk aylarda hayatını kaybettiği bir ülkede böyle bir faaliyetin önemini düşünün bir kere. Bu kampanyanın içine şimdi Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) da dahil edilmiş ki, aliyül'âlâ. Bu faaliyetleri sadece iki kuruluşumuz yapmıyor elbette ki. Başkaları da yapıyor ama kafi değil. Ne zaman ki diğer şirket ve sivil toplum örgütleri de bu ve buna benzer sosyal kampanyalara imza atar; Türkiye işte o gün AB'ye girer. > MI ACABA?!. 2005'te o eski uzun tatiller yokmuş... Bizim için fark etmez, her günümüz tatil nasıl olsa! *** ABD'li bilim adamları sağlıklı yaşamanın sırrının tek evlilikten geçtiğini söylemiş... İyi de bilim adamını dinleyen yok ki, ahali falcının peşinde koşuyor! *** Adanalı Durmuş Duran, böbreğinin 1969'da alındığını yeni fark etmiş... Kendimizden habersiz yaşadığımızın tescili bundan daha iyi olmazdı yani! *** Dolar 8 ayın en düşük değerindeymiş... Amerika bu işte, parasının değerini düşürüp kazanıyor; kaldırıp yine kazanıyor!