Bu aktörlerle bu kadar
6 Ağustos 2014 01:00
Türkiye'nin 2023 hedefini yakalaması için sistemini gözden geçirmesi ve sistem içindeki aktörlerin rollerini yeniden tayin etmesi gerekiyor.
Türkiye ekonomisine her ne kadar hükümetler yön veriyorsa da başka aktörler de rol alıyor sistemde. Bu aktörlerin birkaçını mercek altına alalım ve nasıl bir rol aldıklarına şöyle bir bakalım isterseniz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Başkanlığı (KOSGEB) mesela.
Adından da anlaşılacağı gibi TOBB; ticaret ve sanayi odaları ile borsaların tepe organizasyonu. TİM; ihracatçıların. Her ikisi de yarı kamu kurumu. KOSGEB ise küçük ve orta boy işletmelerin gelişmelerine destek veren ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı faaliyet gösteren kamu kurumu.
Bu üç kurum başkanlarının çalışkan ve vizyon sahibi olduklarının altını kalın çizgiyle çizelim bir kere. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu oda ve borsaların gelişmesi için çok önemli çalışmalar yaptı. Sanayici ve ticaret erbabının kendisini yenilemesi için çaba gösterdi. Türkiye'yi yurt dışında başarıyla temsil etti, ediyor.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatın artması için elinden geleni ardına koymuyor ve gecesini gündüzüne katıp koşuşturuyor. İnovasyon ve Ar-Ge çalışmaları yapıyor. Yurt dışında yeni pazarlar arıyor. Kongreleri tertipliyor. Teşvik edici ödüller veriyor.
KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ise tam bir efsane. Her gün Anadolu'nun bir köşesinde. Ekibini gayrete getiriyor, işletme sahiplerini dinliyor, gelişen işletmeleri motive ediyor, "işimi kurmak istiyorum" diyenlere hem maddi, hem teknik ve hem de bilgi desteği veriyor. Girişimci kursları açıp insanları iş sahibi yapıyor.
Buraya kadar olanı hizmetle ilgili kısmı. Bir de bunun finans ayağı var. Öyle ya; bu işler bedava olmuyor herhalde. Peki, değirmenin suyu nereden geliyor? Aidatlardan tabii. Sanayici, tacir ve ihracatçının aidat ödemesi kanunun emredici hükmü. İşte su o su.
Burada "Bu ödemeyi yapana geri dönen bir şey var mı" sorusunu sormam lazım. Da... konumuz o değil. Dolayısıyla o hakkımı başka bir makaleye saklayıp yine mevzumuza dönüyorum. TOBB'un bütçesi oldukça iyi. Fakat kanuni sınırlamalardan dolayı bina inşa edip onlardan gelir elde etmekten öte gidemiyor. TİM'in ise harcayacak yeri çok ama bütçesi sınırlı. Bir yere kadar gidip orada kalıyor.
KOSGEB'in durumu daha da farklı. İşletme ve müteşebbislerle bire bir iletişim içinde. Girişimcileri destekliyor ama bütçe sıkıntısı çekiyor. Bu da muazzam bir altyapının heba edilmesi anlamına geliyor tabii. Laboratuvarı var. Çok başarılı uzmanlara sahip. Eğitim veriyor. Teknik ve maddi destek sağlıyor. KOSGEB sayesinde işini kuran ya da mevcut işletmesini geliştiren de çok fakat maddi imkânları sınırlı olduğu için bir yere gelip tıkanıyor KOSGEB!
TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu'nun (TESK) durumu da üç aşağı beş yukarı aynı. Kiminin iş yapma potansiyeli var ama bütçesi yok. Kiminin bütçesi var fakat yetkileri sınırlı. Kimi de muhataplarına ulaşma zafiyeti yaşıyor.
TOBB'daki paranın yarısı KOSGEB'de olsa; Türkiye sayısız işletme sahibi olur ama olmuyor işte!
Bu da gösteriyor ki, Türkiye ekonomisinin gelişmesi için mevcut aktörlerin ekonomi alanındaki rollerinin ve finans yapılarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.