Bu başarı değil de nedir?

A -
A +
Garanti Bankası markalaştırdığı "Anadolu Sohbetleri"nin 11'inci yaş gününü kutladı önceki akşam. "Marka" sözünü bilhassa kullandım. Bir kuruluş 10 sene aralıksız Anadolu'yu dolaşıp, gittiği yerlerin iş adamı, bürokratı, sivil toplum kuruluşu ve KOBİ'leri ile dolu dolu toplantılar yapar ve iletişim kurarsa bu hareket marka değil de nedir?
Garanti Bankası geçen 10 sene içinde 61 ilde 83 toplantı düzenledi. 25 bini aşkın KOBİ ile bölge planlaması, fırsat analizi ve piyasa değerlendirmesi yapıp bilgi alışverişinde bulundu. Değişen piyasalarda öne çıkan fırsatların değerlendirildiği, potansiyel iş alanlarının gözden geçirildiği ve mahalli çözümlerin üretildiği bu toplantılarda 400'e yakın konuşmacı söz aldı. 
Laf olsun diye yapılan toplantılar değildi yani. Bunun altını çizmek lazım bir kere. Bu toplantıları tertipleyen Garanti Bankası'nın da elbette ki bir istifadesi vardı: İllerin ve KOBİ'lerin durumunu gördü, müşterisi ile birebir ilişki kurdu. Nasıl olmasın? Da... bu istifade tek taraflı değildi. Sanayici ve yönetici de kendini gördü önüne konulan aynada. Uzmanların sunduğu tebliğler onlara yeni vizyon kazandırdı, yol haritalarını çizmelerine yardımcı oldu.
Mersin mesela. Mersin'in  stratejik sektör olarak "lojistik" sektörünü tercih etmesi  Anadolu Sohbetleri sayesinde oldu ve çok faydasını gördü bu tercihin. Hakeza Hatay. O ilin turizme ağırlık vermesi fikri de Anadolu Sohbetleri esnasında gelişti.  Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, toplantıların devam edeceğini ve bu sene 8 il ziyareti daha programladıklarını söyledi. 
Nafiz Karadere'ye gündemdeki konularla ilgili sorular da sordum. Soru ve cevaplar özetle şöyle: Rekabet Kurulu'nun kestiği cezalara ne diyorsunuz? "Gerekeni yapıp itiraz ettik. Doğru şeylere dayandığı kanaatinde değiliz. Böyle bir hata yapmadı sektör." Mevduat faizinde ortak karar aldığınız söyleniyor. Bu haklı bir iddia değil mi? "Böyle bir şeyin imkânı yok. Bu konuda ortak karar alınmaz."
Kredi kartından alınan ücrete ne diyeceksiniz peki? "Kredi kartının bir maliyeti var. Bunun bir şekilde kullanıcıdan alınması lazım." Tüketicinin bu konuda rahatsız olduğunu görmüyor musunuz? "Görüyoruz ve bir çaresini bulacağız. Belki ücretsiz kredi kartı da çıkaracağız. Ondan kart bedeli almayacağız ama bonusu düşük olacak o kartın. Bir orta yol bulacağız."
Bankalar çok iyi kâr elde ediyor. Bu maliyeti sineye çekse olmaz mı? "Evet bankaların kârlılığı çok konuşuluyor ama bilanço büyüklüğüne bakmak lazım. Bankaların kârı yüzde 2'lerde bunun nesi fazla?" İyi ama sermaye ile mukayese edin bir de? "Orada da durum aynı. Sermaye geri dönüşü yüzde 10-15'lerde." Az mı? "Az değil belki ama fazla da değil. Paranızı mevduata yatırsanız yüzde 7-8 faiz alırsınız. Ayrıca, kârlılık sermayeye ekleniyor." Bunun kişilere ne faydası var ki? "Niye öyle söylüyorsunuz? Türkiye son krizi fazla etkilenmeden atlatmışsa, bunda bankaların güçlü olmasının önemli rolü oldu."
Son söz: Bankalar ekonominin itibarıdır. Fazla konuşulduğu takdirde itibar zedelenmesi söz konusu olabilir. Bir an önce iklimin iyileştirilmesi lazım. Önemli olan iklim. Sektör sonra gelir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.