Türk Amerikan İşadamları Derneği'nin (TABA) tertiplediği toplantıya katılan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Halil Eroğlu, dünyanın boğuşup durduğu "global dalga" ile ilgili kapsamlı bir konuşma yaptı. Amerika ve Avrupa ekonomisini kasıp kavuran "mortgage krizi"ni öyle bir analiz etti ki, o kadar olur. Mortgage sisteminin üç ayağı var malum. 1- Tüketici 2- Müteahhit 3- Banka. Merkez Bankası da dahil buna. Vatandaş, müteahhidin yaptığı evi banka kredisi ile satın alıyor. Merkez Bankası ise fonda toplanan değerlere dayalı bono veya tahvil ihraç ediyor. Amerika, "Mortgage Sistemi"nin zirve yaptığı bir ülke. Mortgage kredileri büyüdü büyüdü ve 12 trilyon dolarlık bir hacme erişti. O noktada da kırıldı. Ne ev satılır oldu, ne de kredi geri döndü o noktadan sonra. Böyle zincirleme bir çöküş yaşanır da bankalar yara almaz mı? Aldılar tabii. Kredilerin 1.2 trilyon dolar kısmı riskli duruma düştü; yüzde 10'u yani. 400 milyarlık kısmının hiç ödenemeyeceği tahmin ediliyor bu kredinin. 200 milyar doları zaten geçen sene zarar yazıldı. Bu sene de bir o kadar yazılacağı bekleniyor. Aktifleri çöken bankaların büyükleri ayakta durma mücadelesi verirken, küçükler birer birer batıyor. Neresinden baksan zor! Bu duruma nasıl gelindi? Mortgage sistemine dahil olan aktörlerin hepsi kâr etmeyi düşünür haklı olarak. Bankalar, kendilerine müracaat eden tüketicilerin ödeme güçlerini kontrol edip ona göre kredi verdiler önceleri. Fakat, daha sonra, iş zıvanadan çıktı. Ödeme gücü var mı, yok mu bakmadan kredi vermeye başladılar. Derken, koptu. Mortgage sistemi bankaları koruyan bir sistem aslında. Kredilendirdikleri evi ilk sahibinden alıp başka birine satmaları mümkün mesela. Fakat, fiyatlar yükselmiş ve sistem çökmüş! Kim alır? Uzun vadeli kredi veren bankaların çoğu taze para bulamadı ve haliyle krize girdi. Kimi Merkez Bankası zor durumda kalan bankaları fonlamak istediyse de, diğer bankaların "haksız rekabet olur" şeklindeki itirazıyla karşılaştı ve yapamadı bu fon desteğini. İngiliz bankaları uzun vadeli mortgage kredisi vermiş; Alman bankaları ise ABD bonosu satın almıştı. Onlar da etkilendi tabii bu krizden. Bono alan başka ülke bankaları da sıkıntılı. Türkiye'ye ne olur? "Türkiye fazla etkilenmez" dedi Halil Eroğlu. Hepsi hepsi 25 milyar dolar mortgage kredisi kullanmış. Devede kulak bile değil. Peki, Türkiye'nin aldığı kredi faizinde bir artış olur mu? Eroğlu, o konuda da müsterih. 10-25 baz puanlık bir artışın yüksek faizle çalışan Türk ekonomisini etkilemeyeceği kanaatinde. Doğru tabii de, orada kalırsa!