Bu moral uçurur Türkiye'yi

A -
A +

2011 rakamlarına bakıp Türkiye'nin Avrupa'yı solladığını söylemek mümkün. İşsizlik oranı Avrupa'da yüzde 10, Türkiye'de 9 bir kere. Ayrıca Türkiye yüzde 1.4 bütçe açığı verirken Avrupa Bölgesi'nde yüzde 6.5 olarak gerçekleşti bu oran. Dünyanın işsizlikle cebelleştiği bir dönemde Türkiye'nin bir yıl içinde 1 milyon 500 bin kişiye istihdam sağlaması da cabası. Türkiye'nin gösterdiği diğer bir başarı ise ülkelerin moral göstergesi olarak bilinen Tüketici Güven Endeksi'nde gösterdiği başarı. Aralık ayında yüzde 1.1 artış gösterip Avrupa'nın hayal bile edemediği bir yüksekliğe ulaştı: Yüzde 92. Bu Türk halkının ekonominin geleceğine duyduğu güveni gösteriyor. Fransa'da yüzde 80, İspanya'da 70, İngiltere'de ise 53 bu oran. Standard & Poor's'un not düşürmesinden sonra bu güvenin daha da azaldığını dikkate alacak olursak; Avrupa Bölgesi'nin işinin ne kadar zor olduğu kendiliğinden çıkar ortaya. Bir başka farklılık da büyümede. Avrupa Bölgesi sıfır büyüme gerçekleştirirken Türkiye 2011'i yüzde 8'e yakın bir büyüme ile kapatacağa benziyor. İhracat zaten aldı başını gidiyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük rakamına ulaştı: 134 milyar 600 milyon dolar. Bu söylediklerime bakıp, "Avrupa bitti" demek ne kadar boşsa, "Türkiye'yi kimse tutmaz" demek de o kadar anlamsız. Dünya gerçek bir inovasyon yaşıyor. Tepeden tırnağa yeniliyor kendini. Herkesin yapması gereken şeyler var bu dönemde. Yeniliğe ayak uyduran geleceğin yıldızı olurken, uydurmayan kendini arka sıralarda bulmak gibi bir gerçekle yüz yüze. Türkiye'nin potansiyeli, kendini ön sıralara taşımaya uygun bir potansiyel. Yeter ki, iyi pozisyon alsın. Peki, ne yapmalı? Gayet basit aslında! Türkiye'nin her şeyden önce finansman problemini çözmesi lazım. Bunun yolu belli. Ya yabancı sermayeyi çekecek ülkeye. Ya da ucuz borçlanmanın yolunu bulacak bir şekilde. İşin iyi tarafı şu: Bu alternatifin her ikisini de mümkün kılan bir iklim yaşanıyor çevremizde. Dünyanın finansman ihtiyacını Çin ve Orta Doğu karşılıyor. Bu bölgelerin paralarını alan Batılı bankalar, kendi ülkelerindeki sigorta fonlarını da ilave edip kendilerine göre güvenli buldukları ülkelere borç olarak dağıtıyorlardı. Faiz nispetini de onlar ayarlıyordu ayrıca. Para musluklarını ellerinde tuttukları için mümkündü bu. Türkiye'nin bu sistemi nispi de olsa by pass yapma imkânı var şimdi. Batılı bankaları devre dışı bırakıp borçlanabilecek bir duruma geldi. Hem bunu yapmalı, hem de bölgeden yatırımcı çekmeli Türkiye. Ayrıca Orta Doğu ve Kuzey Afrika Türkiye'nin en büyük pazarı olmaya namzet. İhracatta patlama olacağı gibi Türk yatırımcı ve müteahhitleri için de ciddi iş imkânı sunmaya başladı bölge. Yabancıya mülk satışını kolaylaştıran kanunun çıkarılıyor olması da bu yönde atılan olumlu adımlardan biri hiç şüphesiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.