Bu mu rekabet?

A -
A +

Geçenlerde MAN Türkiye'nin İstanbul'da bir basın toplantısı vardı. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü (Ertuğrul Özkök'e göre gizli genel yayın müdürü) Vahap Munyar, yetkililere bir soru sordu. Neden bu kadar çok kaza oluyor? MAN Türkiye A.Ş. Yürütme Kurulu Üyesi Tunç Koman'ın cevabı, en az soru kadar önemli ve bir o kadar da düşündürücüydü. "Otobüs, pahalı bir ticari araç. Yolcu bileti ise ucuz. Otobüs kullanan şoförler genelde az ücret alıyor ve eğitimsiz. Avrupa'da bir otobüs senede ortalama 100 bin kilometre yol katederken, Türkiye'de bu rakam 350-400 bin kilometre..." Bugünlerde karayolu taşımacılığı yapan firmalar ile havayolu firmaları arasında ciddi bir rekabet yaşanıyor. İki taraf da bilet fiyatlarını aşağı çekti. Charter şirketleri iç piyasada THY'nin fiyatlarının neredeyse yarısına yolcu taşıyor şimdi. Bu şok fiyatlar, kısa mesafede lüks otobüs bilet fiyatına yakın... Karadeniz ve Doğu Anadolu'da ise bu fiyat, ortalama otobüs fiyatını yakaladı. Belki rekabetten, belki de 'şirin gözükme' gayretinden; THY de ucuzlattı bilet fiyatlarını. Otobüs firmaları feryat ediyor tabii. Vatan Gazetesi'nden Elif Ergu ile röportaj yapan Tüm Otobüsçüler Derneği (TODER) Başkanı Mustafa Yıldırım, sektörün krize girdiğinin altını çiziyor ve böyle giderse Temmuz ayına kadar bin otobüsün devre dışı kalacağını söylüyor. Rekabete karşı değilim. Kalite ve ucuzluk getiren bir sisteme neden karşı olayım ki? Hele hele Türkiye gibi kifayetsiz bir deniz, hava ve demiryolu taşımacılığına sahip olan bir ülkede sadece karayolu taşımacılığını savunmanın ayrıca mantığı da yok. Fakaaat!.. Tüm bunların bir master plan dahilinde yapılmasını; her aklı başında insan gibi ben de isterim. Amerikalı, seyahatlerinde tren ve otobüsü pek kullanmaz mesela. Yolcu taşımacılığı daha ziyade hava yoluyla yapılır orada. Vakti zamanında havayolu şirketlerinin yaptığı lobinin sonucu bu. Fakat, ABD'nin uçak sanayiinde iddialı olması ve uzayı babasının evi gibi kullanmasının altında da bu politikanın yattığını unutmamak lazım. Hakeza Avrupa. Fransa'nın liderliğinde gelişen çelik sanayii, Avrupa'yı trene yönlendirdi. Bugün koca kıt'anın dörtbir bucağı tren yolu ağıyla örülü. Metro ve tren istasyonları cıvıl cıvıl. Türkiye ise daha işin başında. Mercedes ve MAN gibi İki Alman firması gelip ülkemizde yatırım yapmış. Sabancı da Mitsubishi ile ortak üretim yapıyor . Ürettikleri otobüsleri ihraç da ediyor hepsi. Charter şirketlerinin yaz sezonu başlamasıyla birlikte turizme döneceği ve iç piyasadan çekileceği söyleniyor ama bir dönemlik heves için fincancı katırlarını ürkütmek niye? Daha az kâr eden yolcu taşıma firmalarının otobüslerini uykusuz şoföre teslim etmesine sebebiyet vermeye ve üretici firmaların yatırım programını bozmaya değer mi? Doğrusu bilmiyorum!.. MI ACABA?!. Güney Afrikalı bir aile 20 yıldır kendini dış dünyadan soyutlamış... Sanki küçük Türkiye! * Balık yiyenler daha sakin oluyormuş... Daha ucuz bir yolu yok mu bunun? * Ayılar, yedi ay uyuyabiliyormuş... 'Otel ayısı' da mı acaba? - Diyetin babası sayılan Atkins öldüğünde tam 116 kilogrammış... Diyetçilerin dediğini tut, gittiği yoldan gitme! * 28 Mart yerel seçimlerinde parmaklar yine boyanacakmış... Buna bir çare bulamayanlar da bari kına yaksın! * Herkesin başı, cilt hastalığıyla dertteymiş... İyi de, niye kaşınıyoruz abi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.