Hani, bizim bir Ertuğrul Fırkateynimiz vardı, 1890 yılında Japonya kıyılarındaki kayalıklara çarpıp parçalanan ve deniz altında 550 şehit bırakan! İşte bu fırkateynin kalıntıları, 118 yıl sonra da olsa çıkarılıyor. Su üstüne çıkarılan bu kalıntılar ileride sergilenmek üzere çıkarılıyor hem de. "Ne var bunda?" demeyin! Çok şey var. 69 denizci kurtulmuşsa da 550 şehit var bir kere. Ayrıca, bu insanlar o gün için çok önemli bir görevle gitmişlerdi Japonya'ya. Hepsinden önemlisi, kendilerini yakından ilgilendirmemesine rağmen Japonlar bu işe çok önem verip kazanın vaki olduğu kayalıkların üzerine bir şehitlik anıtı yaptılar. Ayrıca, bir de müze inşa ettiler. Türkiye ise dişe dokunur bir ilgiyi dahi çok gördü bu olaya. Ne de olsa, "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" türküsünü çığıran bir milletiz; daha ne beklenir ki? Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü ve Ertuğrul Projesi Başkanı Tufan Turanlı, Ertuğrul Fırkateyni ile ilgili Japonya'da basılmış 30 kitap bulunduğunu bildirdi. Bu da ayrı bir dram tabii. Türkiye'de ise tek kitap var çünkü bu konuda. O da yine Turanlı'nın hazırladığı çocuk kitabı. Utanç verici değil mi? Fakat, bitiyor bu utancın hemen hepsi. Yapı Kredi Emeklilik ve Sualtı Arkeoloji Enstitüsü'nün "Insitute of Nautical Archaeology (INA)" ortaklığı ve Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı'nın (TINA) katkısıyla "Ertuğrul Fırkateyni: Japonya'da bir Türk Gemisi" isimli proje 2007 başından beri devam ediyor ve alınan sonuçlar her yönüyle mükemmel. İkinci kitap yolda. Mürettebat ailelerinden elde edilen bilgilerle, Türkiye ve Japonya'daki çalışmaları aktaracak bu kitap. Dostluğun önemi Her şeyden önce, fırkateynin battığı yer tespit edildi. Oshima Adası'nın Kashinozaki Burnu. Burası dik yarlarla dolu ve kıyıdan yarım mil uzağa kadar su altı kayalıkları bulunan bir bölge. Önceki gün Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Giray Velioğlu ile Tufan Turanlı, Rahmi Koç Müzesi'nde yaptıkları basın toplantısında arkeolojik çalışmalar hakkında bilgi verdiler. Yarısı Türk, yarısı Japon arkeologlar grubunun gemiden geri kalan ne varsa, bu sene hepsini su yüzüne çıkaracağı ifade edildi. Tufan Turanlı, önümüzdeki hafta başlayacak olan çalışmalar sonucu çıkacak olan kalıntıların konservasyon ve restorasyonu için gerekli tedbirleri aldıklarını da bildirdi. Öyle ya, çıkarılan parçalar iyi korunmazsa, paslanır ve bir işe yaramadan yok olur gider. Türk ve Japon arkeologların birlikte çalışması da çok anlamlı. İki ülke arasındaki dostluk bağlarını kuvvetlendiren faaliyetler bunlar. O günün şartlarında İngilizler başta olmak üzere topraklarını bölüp parçalamak isteyen Avrupalılara karşı, bir müttefik kazanmak için padişah Abdülhamid tarafından gönderilmişti Japonya'ya zaten Ertuğrul Fırkateyni. Osman Paşa Japon Sarayı'na gidip İmparatora Padişah'ın iki mektubunu ve beratiyle Murassa İmtiyaz Nişanı'nı sunmuştu. Maksat, dostluğu pekiştirmek ve Avrupa'ya karşı güçlenmekti ama olmadı. Faciadan sonra kazazedelere yardım eden Oşima köylülerinin torunları, bugün dahi o kazayı anlatıyor ve bu vesileyle Türkleri anıyorlar. Yapı Kredi Emeklilik, bu fikirden yola çıkıp Ertuğrul Projesi'ne kazadan sağ kurtulan veya şehit ailelerin torunlarına ulaşmayı da ilave etmiş. Şu ana kadar 11 mürettebatın toplam 25 yakınına ulaşılmış da. Rahmi Koç Müzesi'ndeki toplantıda onlar da vardı. Ertuğrul'un kaptanı Amiral Osman Paşa'nın torunu Osman Kemal Tektaş, bu projeyi başlatanlara teşekkür ederken çok duygulandı. Japonya'daki Ertuğrul Müzesi'ne senede 25 bin ziyaretçi geliyormuş. Bunu söyledi Tufan Turanlı. Ayrıca, Türkiye'yi temsil eden bir futbol topu ve bir de nargile varmış müzede! Bunları Ertuğrul Projesi'nin önemine dikkat çekmek için söylüyorum. Yoksa, hepsi insanın yüzünü kızartan ihmaller; ne diye yazayım!