Türkiye'nin tarihinde, kültüründe, ekonomik ve sosyal gelişiminde daima önemli rol oynamış olan Bursa; bu iddialı konumunu muhafaza etmek için kendini geleceğe hazırlıyor. Değişiyor... yenilikçiliği şiar edinip tam bir inovasyon yaşıyor. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonucunda Türkiye'nin dördüncü büyük kenti oldu. 2007 yılında gerçekleşen 106 milyar dolarlık ihracatın 10 milyar dolarlık kısmı yine Bursa'ya ait. Ekonomik gücünün yanına nüfus yoğunluğu da eklendi yani. Tekstilden yavaş yavaş çıkan Bursa, artan nüfusuna yeni istihdam alanı açma çabası içinde ve bu problemi çözmek için ekonomik geleceğinin bir ayağını otomotiv sektörü üzerine oturtmaya çalışıyor. Bu hususta başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Geçen hafta Bursa'da idim ve Oyak Renault Fabrikası'nı gezdim. Dakikada bir otomobilin çıktığı tesislerde müthiş bir sinerji gördüm. Bir insanın canını yakmadan sakal tıraşını yapabilecek kadar hassas robotlardan tutun da binlerce tonluk pres makinelerine kadar her şey kullanılıyor artık orada. Ayrıca, muazzam bir insan kaynağına sahip. Oyak Renault Genel Müdürü Alain Gabillet, "Dünyanın çeşitli ülkelerinde Renault fabrikası var ama her sene birincilik ödülünü biz alıyoruz. Onların referansı biziz" dedi ve hemen ardından bunu, sahip oldukları yetenekli kadro ile sağladıklarını söyledi. Gabillet'in o an gözündeki ışıltı unutulacak gibi değil. Gurur doluydu. Nasıl gururlanmasın ki? Geçmişte yüzde 3'ler, 5'lerle ifade edilen hata payı şimdi milyonda 35'e inmiş. Kısa sürede bu oranı milyonda 20'ye çekmeyi düşündüklerini ifade eden Gabillet, "Hedefimiz 0 (sıfır) hata" dedi. Hemen ifade edeyim ki, bu küçük hatalar üretim safhasında yaşanan hatalar. Son testten geçip TIR'a yüklenen aracın hatalı olması söz konusu değil. "Kusurlu araç, bu fabrikanın kapısından asla çıkmaz" diyen Gabillet, Bursa fabrikasında üretilen dört araç için de bu sözün geçerli olduğunu belirtti. Burada bir not da ben düşeyim. Renault'nun yakalamış olduğu bu yüksek performansın mimarı elbette ki, fabrikada çalışan işçi ve mühendisler ama bir de yedek parça var! Yedek parça sektörünün gösterdiği performansı göz ardı etmemek lazım. Bu sektör, gerçekten uluslararası standartlarda üretim yapan başarılı bir sektör oldu. Türkiye'de üretilen Renault otomobillerin yüzde 65'i yerli. Hedef: Yüzde 80. Tabii, başarı başarıyı getiriyor. Renault şimdi de dizel motor üretimine geçmenin hazırlığı içinde. 2000'li yıllarda ihracata ağırlık verdiklerini ifade eden Alain Gabillet, bir motor biriminin veremli olabilmesi için senede 450 bin kapasiteye ulaşması gerektiğine dikkat çekip şöyle konuştu: "Ürettiğimiz motorların önemli bir kısmını kendi araçlarımızda kullanacağız. Motor, motor bloku ve vites kolu da dahil buna. Ancak, her şey tozpembe değil. Bazı parçalarda Türkiye'deki üretim tam anlamıyla rekabetçi değil henüz. Dolayısıyla bazı parçaları Batı Avrupa ve Hindistan gibi ülkelerden getirip burada monte edeceğiz." Yeşili koruyan akıl Bursa geleceğini tasarlarken işi sıkı tutuyor; onu da söyleyeyim. Vali, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile sivil toplum örgütleri... hepsi el ele ve gönül birliği içinde. Onların meydana getirdikleri ortak akılla yapılıyor bütün bunlar. Bursa Büyükşehir Belediyesi mesela. O da bu değişimin kendisine yüklediği sorumluluğun farkında ve elinden geleni ardına koymadan çalışıyor. Diğer şehirlerin yaptığı hatayı Bursa da yapmış geçmişte. Sanayileşeceğim, derken; çevreyi ihmal etmiş. Yeşil alanı azalmış da azalmış! Bir zamanların "Yeşil Bursa"sı, bugün yeşil değil. Kimsenin inkâr edemeyeceği, önemli bir görüntü kirliliği var şehirde!.. Fakat, bu sene tamamlanacak olan bir proje ile Bursa eski rengine kavuşacağa benziyor. Şehrin tam göbeğinde 310 dönümlük bir kompleks inşa ediliyor çünkü. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, "Bursa'yı geleceğe taşıyoruz" dedi ve 120 milyon dolar harcadıkları proje hakkında şunları söyledi: "Eski Merinos Fabrikası Özelleştirme İdaresi tarafından bilabedel belediyemize devredildi. Bu alan üzerinde inşa ettiğimiz kongre ve sergi sarayının yanı sıra büyük bir müze binası yaptık. Türkiye'nin ilk tekstil müzesi olacak burası. Makineler... üretilen kumaşlar... kullanılan alet ve edevatlar... hepsi sergilenecek bu müzede. Ayrıca, tiyatro, konser salonu ve spor tesisleri de var bu kompleksin içinde. Arazinin 140 dönümü kapalı alan. Geriye kalan 170 dönümü ise yeşil alan olarak bırakıyoruz ve ağaçlandırıp yemyeşil yapacağız."