TÜSİAD'ın "Vizyon 2050: Türkiye" hedefini ve bu hedefi, son günlerde yaptığı çıkışla seslendirmesini önemsiyorum. İş âleminin hem kendi durumunu düzeltmesi, hem de iktidarların ülkeyi doğru yönetmesi için ikaz etme görevini bihakkın yerine getirmesi lazım. Bu da ancak STK ve tüm mesleki kuruluşların takipçiliği sürdürmeleriyle mümkün. Bugün söyle, yarın unut; olmamalı! Onu yapsa yapsa siyasi iktidarlar yapar ki, STK'ların görevlerinden biri de o zaten! Bu gibi durumlarda devreye girip iktidarlara sorumluluklarını hatırlatmak! Sürdürülebilir büyüme ve de tabii kalkınma ancak böyle olur. Sürdürülebilir kalkınma nasıl şartsa, fikri takip de o kadar şart yani! Türkiye hem iktisadi ve hem de sosyal kalkınma yönünde istikrarlı bir yol izlemeli ki, bizden sonra gelen nesil rahat etsin. En önemli tedbirlerden biri de hiç şüphesiz çevreyi korumak! Bugüne kadar çevrede yaptığımız tahribat; neresinden bakarsak bakalım, bizim yüz karamız! TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, şöyle dedi; önceki gün "Vizyon 2050: Türkiye" raporunu açıklarken; "Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye, sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve eş zamanlı olarak ekonomik büyümeye odaklanmak zorundadır" dedi. Bunların hepsi doğru ve Türkiye'nin mutlaka takip etmesi gereken yollar bunlar. Boyner ayrıca, "Para ve maliye politikaları ile refah üretilmiyor" dedi. Ki, yerden göğe kadar haklı. Evet, bu gibi palyatif politikalar devletin mali yapısını güçlendirir ve bir avuç insanı zengin de eder ama o kadar. Refah artışından pay alamayan toplum ise "Sefiller"i oynamaya devam eder! Türkiye bugün dünya âlemin gözbebeği. Dünyadaki üst düzey yöneticiler bir araya geldiğinde Türkiye'nin bir fırsatlar ülkesi olduğunu konuşup, bölgedeki performansından bahsediyorlar. Bunlar önemli gelişmeler tabii. Fakat yetmez! Stratejik altyapının da doğru inşa edilmesi lazım. Türkiye işte o zaman kendisinden beklenen performansı gösterir ve layık olduğu yere gelip oturur. Bunun için de TÜSİAD, TOBB, TİSK gibi kuruluşların ve sendikaların en az hükümetler kadar sorumlu davranması gerekiyor. İkazlarını cesur ve samimi bir şekilde yapabilmeliler. Hemen belirteyim ki, 2050 Vizyonu'nu seslendiren bir tek TÜSİAD değil. TOBB ve diğer kurumlar da dillendiriyor. Benim tek kaygım, bu faaliyetlerin bir müddet sonra unutulup gitmesi. Balık hafızalıyız çünkü! Türkiye, 2050 senesinde dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olsun, isteniyorsa; bu ancak herkesin kendi üzerine düşeni yapması ve sorumluluğunu unutmamasıyla mümkün. Kısa dönemde ise Türkiye'nin terör belasından kurtulması ve Anayasa değişikliğini gerçekleştirmesi gerekiyor. "Olsun" demekle olacak şeyler değil tabii bu konular. Asla değil! Her şeyden önce, düşünce yapısında reform yapmak lazım. Düşman bildiğin kişi ve kişilerle müzakere mi olur? Asgari müşterekleri arayıp bulmak ve samimi olmak da lazım.