Çan Ailesi

A -
A +

Çanakkale'nin Çan ilçesi... Herkesi imrendirecek bir hikâyesi var oranın. Her şeyden önce Çan ahalisi tam bir aile görüntüsü veriyor. Yanlış anlaşılmasın, Anadolu'nun her bir ilçesi de ailedir; bu kesin. Orada da hemen herkes birbirini tanır, birinin sevinci diğerinin de sevincidir. Üzüntü de öyle ama Çan yine de çok farklı. Örnek olacak o kadar çok hususiyeti var ki, hangisini söyleyeyim?!. En iyisi Çan'ın hikâyesini anlatayım da kararı siz verin. Bazı meselelerin tahlilini doğru yapabilmek için o meseleyi kendi zamanında ve kendi şartlarında değerlendirmek lazım. Bugün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sanayi kurmanın hiçbir zorluğu yok; gayet kolay. Her gün bir fabrika açılıyor da başını çevirip bakan olmuyor. Neden? Kanıksandı çünkü. 50 sene önce öyle miydi ya? Her şey çok farklıydı. Sanayicilik kültürü yoktu ülkede bir kere. Türkiye'nin çengelli iğneyi bile ithal ettiği günlerdi o günler. İnsanların değil sanayicilik yapmak, ihtiyacı olan bir şeyi ithal etmeye bile takati yoktu; müthiş bir fakirlik vardı çünkü. Fakat, sanayileşmeyi kendisine şiar edinmiş bir parti işbaşındaydı o tarihlerde: Demokrat Parti. Başında da Başbakan Adnan Menderes. Menderes nasıl taa Adana'lara gidip Hacı Ömer Sabancı'yı sanayiciliğe ikna etmeye çalışmışsa, Anadolu'nun diğer yörelerinde de müteşebbis insanları bulup onları sanayiciliğe teşvik ediyordu. İşte böyle bir ortamda yağız bir delikanlı eğitimini tamamlamakla meşguldü. Robert Kolej öğrencisi İbrahim Bodur. Bodur 1951 yılında mezun oluyor ve yüksek lisansını da tamamlayıp ertesi sene aile şirketleri olan Edirnekapı Pamuk İpliği Fabrikası'nda göreve başlıyor. Başlıyor başlamasına ama Menderes'in etrafa saçtığı "yatırımcı" tohumu onun kalbinde de yeşeriyor gün be gün. Hep hissediyor bu heyecanı ve kabına sığamaz bir duruma geliyor. Babası Hasan Bodur'un işinde çalışıyor ama kafasının bir yanı da ha bire "Ne yaparım?" diye düşünüyor. 50. Yıl Sonunda doğduğu ilçe olan Çan'da seramik sanayi kurmaya karar veriyor, sene 1957. Maksat, doğduğu bölgeyi kalkındırmak. Menderes çok beğeniyor onun bu düşüncesini ve "Hisselerin üçte biri Çan köylülerinin olsun" diyor. Menderes'in ikinci talimatı ise Çanakkale milletvekillerine geliyor; "Köylülere öncülük edin ve 10'ar bin liralık hisselerle siz de girin bu yatırıma." Çanakkale milletvekillerinden Fatin Rüştü Zorlu ile Emin Kalafat hisse alıyorlar. Bir de Balıkesir milletvekili Sıtkı Yırcalı var bu hisselerden alan. Burası Türkiye, yok öyle! Daha sonraları Çanakkale Seramik Fabrikası kapanma noktasına gelmiş; o da ayrı bir trajedi tabii. 27 Mayıs 1960 İhtilali olunca fabrikanın defterine el konmuş. Sebep: "O üç milletvekilinin hisse senedi alması!" İşçinin maaşı ödenemez duruma gelinmiş. Durumun vahametini gören işçiler, "Biz maaşsız çalışacağız" diye o günkü Genel Müdür Ali Coşkun'un önünü kesmişler. "Köydeki gelirimizle idare ederiz. Yeter ki fabrika kapanmasın! Türkiye'nin yaşadığı siyasi ve iktisadi çalkantıları göstermesi bakımından ibretlik bir hikâyesi var Çanakkale Seramik'in. İhtilalden sonra Çan Belediye Başkanı da tutuklanmış, "Demokrat Partili" diye. Adamcağızın eşyaları derdest edip bir odaya yığmışlar. Ali Coşkun'a da "Sen bu evde kal" demişler. Tutuklu belediye başkanının evi Ali Coşkun'un lojmanı olmuş yani. Evle fabrika arası 3-4 kilometre. Ali Coşkun yürüyerek gidip geliyor işe. Vakit kaybı tabii. İbrahim Bodur bir bisiklet alıp göndermiş. Artık, Ali Coşkun'un bir makam aracı var ama köylü bu; makam aracı gibi bir lükse tahammül eder mi? Başlıyorlar, "Ali efendi eyi adam emme... Bizim İrbaam (İbrahim Bodur) yanlış etti. Verdiğimiz paralarla velesbit (bisiklet) almak da ne oluyor. Paralarımız batcek be yav!" diye yakınmaya!.. İşte bu korku ve endişelerle kuruluyor Çanakkale Seramik Fabrikası. Yol, elektrik gibi hiçbir altyapı yok; o da cabası tabii. Dediğim gibi Çan İbrahim Bodur'un doğum yeri ve 50 yıl önceki nüfusu bin. İbrahim Bodur kurduğu Çanakkale Seramik Fabrikası ile o dağın taşını öğütüp seramik yapmış ve Çanakkale'ye her gün bir milyon dolardan fazla para giriyor. Bir yerde fabrika olur da oranın nüfusu artmaz mı? Artmış tabii, Çan, 35 bin nüfuslu bir ilçe bugün. Çan'da başlayan sanayicilik serüveni İbrahim Bodur'un 44 fabrika kurmasına neden oldu. 3'ü Yozgat'ta bu fabrikaların. 21 bin emeklisi var bugün bu fabrikaların. Ayrıca, Çan'da her sene toplu sünnet olur. Düğünler dahi bir yapılır burada. Sosyal dayanışmayı görüyor musunuz? Keşke, bu güzel model Anadolu'nun başka il ve ilçelerinde de uygulanabilseydi. Keşke! Çan Ailesi'nin 50'nci Kuruluş Yılı'nı canı gönülden tebrik ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.