CHP bugünlerde "çarşaf" ve "Kılıçdaroğlu" ipine sarıldı. Aslında bir de "Kürt açılımı" vardı ama o ip daha düşünce aşamasındayken koptu. Bu iki ip CHP'yi yukarı mı çekecek, yoksa ayağına mı dolanacak acaba? Bu açılımlar hem samimi değil, hem de CHP'ye şamil değil. Dolayısıyla, CHP'ye nasıl çıkış yolu olsun!.. "Temizliği ve dürüstlüğü kendimize esas almalıyız" sözünü kendine şiar edinen Kemal Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun ve usulsüzlüğün üstüne gidiyor. İyi de ediyor. De... bunlar ferdî hareketler, genele mal edilemez. Yani, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun mücadelesi CHP'nin mücadelesidir" diyemezsiniz. Kılıçdaroğlu'nun yaptığı, olsa olsa Maliye kökenli bir hesap uzmanının eski alışkanlıkla dosya hazırlayıp kendini tatmin etme halidir. Kılıçdaroğlu'nun yaptıklarını küçümsediğim için falan söylemiyorum bunu; gerçek böyle!.. Keşke, Kılıçdaroğlu gibilerin sayısı artsa. Ama nerde?.. Sistem, yolsuzluk ve haksızlık üzerine kurulmuş bir kere. O veya bu parti hiç fark etmez. Al birini çal öbürüne. Varsa yoksa ahbap çavuş ilişkisi! Kılıçdaroğlu ne yapsın? CHP Kılıçdaroğlu'nu neden icraatçı bir işin başına getirmiyor sanıyorsunuz? CHP'li iş adamı ve sanayiciler başta olmak üzere birçok kişi, "Aman ha, aman. Kılıçdaroğlu'nu belediye başkanı falan yapmayın. Orada bütün işler durur" diye parti merkezine koşuyor. Yalvar yakar oluyor adamlar. Önlerinde bir Zekeriya Temizel örneği var çünkü. Çarşaf meselesi ayrı bir komedi. CHP'nin çarşaflı üye sayısı 6 oluverdi, yer yerinden oynadı. İkisi başörtüsü kullanmaya başladı da tansiyon düştü biraz. 100 çarşaflı kadın CHP'nin kapısına dayanıp "üye olmak istiyoruz" desin hele bir. CHP çatır çatır çatırdar!... Çatırdadı zaten. Partililer isyanda. Genel Merkez "Bu bir sembol. Sayı altıyı geçmez" dese de nafile. Kimse ikna olmuyor! CHP'nin çarşaflı kadın üyelerinin olması, yolsuzluğa savaş açması kötü değil elbette ki ama bu iş göstermelik olmaz. Yapacaksan, layıkıyla yapacaksın. Yapılıyor mu? Çarşafın CHP gündemine nasıl girdiğini de anlatayım size. Malum, parti yetkilileri bayramlarda halka gider. Acılı günlerde aileleri ziyaret eder. Gelenektir bu. İstanbul Milletvekili Nur Sertel'in de başına geliyor bu durum. Bir asker şehit oluyor ve askerin ailesi Sertel'in seçim bölgesinde oturuyor. Sertel başsağlığına gidiyor tabii. İşin enteresanlığına bakın ki, aile tesettürlü bir aile. Ayrıca, taziyeye gelen misafirleri erkekleri ayrı, kadınları ayrı odada kabul ediyorlar. Haremlik selamlık var yani. Sertel çaresiz kadınların bulunduğu odaya giriyor ama kilitlenip kalıyor. Ne sarılıp başsağlığı dileyebiliyor, ne de gözyaşı dökebiliyor!.. Bu konu CHP İstanbul İl Merkezi'nde masaya yatırılıyor. Sertel'le giden kadın üyelerden biri ortamı yumuşatmak için, "Duvarda Atatürk posteri vardı" diyor. "Hem de sonradan konmuşa benzemiyordu." Bu olay gelişe gelişe Baykal'ın çarşaflı kadının yakasına CHP rozeti takmasına kadar gidiyor. "Oy hesabı" yani.