Çılgın Proje!..

A -
A +

Başbakan'ın Çılgın Projesi gerçekten çılgın mı acaba? Bunda hiç şüphe yok; çılgın! Yine Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle söylemek gerekirse, muhteşem. Tek handikap; doğru uygulanıp uygulanmaması meselesi! Hemen belirteyim ki, böylesine büyük bir proje karşısında peşin hükümlü olmak; o hükmün sahibini küçültmekten öte bir anlam taşımaz. Dünya, küçük düşünen insanların yeri olmaktan çıktı. Hele liderlerin... hiç yeri yok onların! Yeniden şekillenen dünyada ülkeler büyük düşünen ve çılgın projeler üreten liderler sayesinde öne çıkıyor. Diğerleri ise nal topluyor! Başbakan Erdoğan'ın projesi büyük olmasına büyük ama sürpriz değil. Değil çünkü İstanbul zaten Çatalca ve Silivri tarafına doğru büyüyordu. Hatta Tekirdağ'a ulaşmıştı büyümenin bir ucu. Esas sürpriz; kanal. Eh, o da bir zaruret. Boğaz'dan senede 55 bin gemi geçiyordu. Bu gemiler ahalinin yüreğini ağzına getiriyor ve ayrıca Boğaz sakinlerine korkulu anlar yaşatıyordu. İstanbul Kanalı'ndan günde 150 gemi geçeceği ifade ediliyor. Boğazdan geçen gemi sayısına denk bir geçiş. Boğaz trafiği rahatlıyor yani. Ayrıca Boğaz'ın ekolojisi de korunmuş oluyor bu kanal sayesinde. Gemiler hem balıkla hem diğer canlılara fazlasıyla zarar veriyordu çünkü. Bu projenin en çılgın tarafı, İstanbul'a soluk aldıracak olması. İstanbul bugünkü haliyle bir hilkat garibesi. Uğradığı imar vahşeti nedeniyle çirkinleşti güzelim İstanbul. Kanal'ın çevresine iki mega kent kurulacağını belirtti Başbakan Erdoğan. Birkaç sene sonra o alanlar zaten imara açılacaktı. Hiç olmazsa planlı açılmış olacak bu proje sayesinde. Çirkin yapılaşmanın önüne geçmenin nesi kötü? Ayrıca, Silivri ve Şile arasında imara açılacak olan yeşil alanın İstanbul'a kazandırılması da imkân dahiline girdi. Yani, İstanbul'daki konutlar Çatalca ve Şile'ye; Şile ve Çatalca'daki yeşil alan da İstanbul'a taşınmış olur. Ki, bu şarttı. İstanbul bunaldı. Tıkış tıkış binaların arasında soluk alamaz hale geldi. Bir de trafik kargaşası var tabii. Mutlaka yeni yolların açılması lazım. Tarihî Yarımada eski dokusuna kavuşuyor. Tarih, kültür, eğitim ve turizm merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. İstanbul'un da böyle bir değişime şiddetle ihtiyacı var. İstanbul'da sanayi kalmamalı mesela. İstanbul ticaret, finans, kültür, kongre ve turizm kenti olmalı. Cazibesini arttırmalı ve dünyanın en parlak yıldızlarından biri haline gelmeli. İstanbul'un layık olduğu yer orası çünkü... ÖZÜR: 19 Nisandaki yazımda İstanbul ve İzmir'de yaşayan Sırplardan söz etmiştim. Boşnaklar, "Biz Sırp değiliz" diye tepki gösterdiler. Hassasiyetlerine saygı duyuyor ve kendilerinden özür diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.