İsviçre'nin Davos kasabasında gerçekleştirilen "Dünya Ekonomik Forumu" tüm hızıyla sürüyor. Ana tema yine küreselleşme. Sermaye ve hizmetlerin küreselleşmesi demek daha doğru. Dünya emeğin küreselleşmesini öyle veya böyle engelleyebiliyor belki ama sermaye hareketlerine mani olamıyor. Bunun sonucu olarak sermaye hammadde ve ucuz işçiliğin bulunduğu doğuya akarken, insanlar da sosyal güvenliğin ve konforun merkezi olan batıya gidiyor. Bu tersine göç, dünyanın sermaye ve beyin göçünün hep batıya gidiş dengesini bozdu tabii. Davos'ta toplanan akademisyenler, siyasetçi ve devlet adamları dünyanın son ekonomik fotoğrafını görmek ve bu fotoğrafın neresine ne rötuş yapacaklarına karar vermek için gayret sarf ediyor ve ortak akıl üretmeye çalışıyorlar. Kolay değil tabii. Merkezi batıdan doğuya doğru kayan dünyanın yeni bir yörüngeye oturtulması öyle akşamdan sabaha olacak bir şey değil. Çin ve Hindistan'ın yükselişi batıyı düşündürüyor. Endişeli bir düşünce bu. Sermaye, önünde fazla engel olmadığı için Çin ve Hindistan'da konuşlanıyor ve yatırım üstüne yatırım yapıyor. Ya, emek? Bir taraftan batının konfor cazibesi, bir taraftan önüne çıkan engellerin zor aşılır olmasından dolayı yerinden kıpırdayamıyor. Kıpırdasa bile yavaş oluyor bu. Fakat sonuçlar hiç iç açığı değil. Dünya Ekonomik Forumu'nun 60 merkezde 50 bin denekle gerçekleştirdiği araştırma sonucu çok vahim. "Gelecek daha güvenli olacak" diyen Batı Avrupalı ancak yüzde 11 iken bu oran ABD'de yüzde 20. Orta Doğu'dan itibaren birdenbire yükseliyor halbuki. Orta Doğu'da yüzde 24'lere çıkıyor çünkü, "gelecek daha güvenli olacak" diyenlerin sayısı. Hele doğuya doğru uzandıkça müthiş bir artış görülüyor. Asya ülkelerinde yüzde 45, Afrika'da yüzde 48. Hindistan'a dikkat Bu fotoğrafta görülen bir başka gerçek ise sermaye ile emek arasındaki ilişkinin belli bir kırılma noktasına doğru gittiği! Eskiden büyüme ile istihdam arasında hemen hemen bir paralellik vardı. O ülkenin GSMH'sındaki büyüme ne ise istihdamda da o nispette bir artış olurdu. Yüzde beş büyüme, beraberinde yüzde 5 istihdam imkanı getirirdi mesela. Şimdi öyle mi ya? Dünya ekonomisi yüzde 4-4.5 civarında büyüyor ama istihdam aynı oranda artmıyor!.. Bu önemli bir konu. Dünyanın sosyal dengelerinin bozulduğunu anlatan bir gösterge çünkü. Çare? Dünyadaki gelişmelere imza atan, birçok teknolojinin bulunuşunda emeği olan insanlar, istihdam konusunda eli kolu bağlı kalıyor. Yeni sosyal politikalar üretme konusunda aciz kalıyor birçok insan, kurum ve kuruluş. Siyasetçiler çaresiz. Akademisyenlerin ağzını bıçak açmıyor!.. Fakat, Çin ve Hindistan'ın yükselişi durmuyor. Çin tabii kaynak zenginliği ve ucuz işçiliğiyle öne çıktı. Bir de 1.5 milyara doğru giden nüfusa rağmen her sene yüzde 9-10 büyümesi var tabii. Ancak, bütün bunlar Hindistan'ın göz ardı edilmesine sebep olamaz. Çünkü, Hindistan nüfusunun 2010 senesinde Çin'i de geçeceğini söylüyor uzmanlar. Ayrıca, Hindistan'ın bilhassa bilgisayar, internet ve tıp alanında 400 milyon civarında kalifiye elemanı bulunuyor. Ki, önemli bir avantaj bu onlar için. Arayan bulur! Dünya, daha doğrusu G-7 diye anılan kalkınmış ve zengin ülkeler fert fert... şirket şirket... ülke ülke... ve toplu halde gelecekleri için strateji geliştirmeye çalışıyorlar.