Davraz "Davos" olur mu?

A -
A +

Size Isparta'yı anlatma niyetindeyim ama neresinden başlayacağımı bilemiyorum bir türlü. Şaşkınlığımın nedenini de söyleyeyim. Isparta baktığın açıya göre görüntü veren bir kent. Süleyman Demirel Üniversitesi'nin (SDÜ) tertiplediği "Uluslararası Davraz Kongresi" için gittiğim Isparta'da hem konuşmacıları dinledim, hem de fırsat buldukça ileri gelenlerinden şehir hakkında bilgi aldım. Hemen belirteyim ki, belleğimdeki bilgileri değiştirme ihtiyacı duydum. Isparta deyince akla ilk gelen gül değil mi? Değil işte. Gül, Isparta'nın sembolü. Daha öte gitmiyor. Tıpkı halı gibi. Ekonomik değeri yok yani. 15, bilemedin 20 milyon euro değerindeki bir ürün koskoca bir şehrin dişinin kovuğunu doldurmaz. Nitekim doldurmuyor da. Fakat, buna rağmen 10 bin aile bir şekilde gül ile ilgileniyor. Bazılarının ise tek geçim kapısı. Isparta deyince Süleyman Demirel'i akla getirmek lazım. Onun sunduğu imkânlarla geçimini sağlayan insan sayısı çok daha fazla çünkü. Isparta'da sanayi yok. Aman aman bir ticaret de. Varsa yoksa küçük esnaf ve köylü. Köylü ne yapar? Ziraat. O da ne uzayan ne kısalan bir meşgale olmuş hep!.. Geriye bir tek okuyup bürokrat olmak kalıyor şehrin gençleri için. Onlar da öyle yapmışlar zaten. Hele Demirel gibi bir devlet adamı hemşehrileri olunca, işleri kolaylaşmış ve hepsi iş bulmuş o okuyanların. Demirel dönemi bitti. Ispartalı ne yapacak şimdi? Koskocaman bir soru işareti bu? Devletin zirvesinde gelişen "hemşehrilik ilişkisi" müthiş bir rehavet getirmiş beraberinde. Bunları yazdım diye Ispartalıyı aç ve muhtaç sanmayın sakın. Bankalarda 7.5 milyar dolar tutarında mevduatları varmış. Zenginler yani. De... bu parayı yatırımda kullanma becerisi gösterecek bilgi birikimi ve alışkanlıkları yok. Şimdi, elleri şakaklarında "ne yapalım" sorusunun cevabını arıyorlar. Bereket kendilerine rehberlik edecek akil insanlar var çevrelerinde. En başta üniversite. SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, üniversiteyi olduğu kadar şehri de düşünüyor. Bu iki konuyu birleştirip bir bütün yapmış. "Davraz Kong-resi" de bu düşüncenin bir ürünü zaten. Üniversitede 50 bine yakın öğrenci okuyor. Ayrıca askerî birlikler var. Dolayısıyla şehrin küçük esnafı, iyi iş yapıyor. Orada bir problem yok. Emlak piyasası da canlı. Ispartalı deniz için Antalya'ya gidiyor. Antalyalı da yaylamak için Isparta'ya geliyor. Şehir lebalep villa. Ispartalıların Antalya'da 40 bin yazlık evi varmış mesela. Mermer ve granit son senelerin yükselen yıldızı. Birçok mermer ocağı açılmış. Tarım sektöründe de ciddi gelişme var. En başta elma ve kiraz. Üretip ihraç ediyorlar. Bir de turizm tabii. Isparta'nın denizden yüksekliği bin metre. Davraz daha da yüksek. Kış sporlarına çok elverişli yani. Vali Ali Haydar Öner çalışkan, bir o kadar da becerikli. Davraz konusunda ciddi adımlar atılmış. Çoğunda Öner'in imzası var. Altyapı hemen hemen tamam. Pistler ve teleferik hazır. Üç de otel inşa edilmiş Davraz'a. "Davraz Kongresi" biraz da bölgenin turizm potansiyelini öne çıkarmak maksadıyla yapılmış. "Neden" diyorlar. "Davraz, bir Davos olmasın?" Davraz'a "Davros" demelerinin bir nedeni de bu. Isparta gülünü bilhassa sona bıraktım. Ona ayrı bir makalede temas edeceğim çünkü...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.