Denizli krize hazırlanıyor. Daha doğrusu krizin getirdiği fırsatı yakalamaya. Bunu da yattığı yerden değil, inovatif düşünceyle yapıyor. Kendini yeniliyor yani. Küçülmek yok. Geri adım atmak yok. İşçi çıkarmak yok. Ne yapıyor da kendini yeniliyor peki? Batı ve Doğu'nun krizde uğrayacağı değişime uygun strateji geliştirerek yeniliyor. Batı ciddi kriz içinde. Fabrikaları üretimi durdurma noktasına geldi. Tüketici harcamalarını kıstı. Eh, mağaza zincirleri de eskisi gibi büyük sipariş vermeyecek haliyle. Bu durum hem Denizli'nin, hem de Türkiye'nin lehine. Anlatayım. Mağazalar eskisi gibi büyük parti sipariş vermek yerine küçük siparişlerle yetinecekler. Satıp alacak. Satıp alacak. Bunun için de Çin'den değil, yakın ülkelerden alım yapması lazım. En yakın ülke neresi? Türkiye. Ayrıca, Türkiye Avrupa'nın ikinci tedarikçi ülkesi. Üstüne üstlük Türk sanayinin hem büyük, hem küçük siparişlere cevap verme yeteneği var. Avrupalı işletmelerin arayıp da bulamadığı bir pozisyondalar yani. İssimo mesela. Bu firma çok kaliteli ev tekstili ve havlu üretiyor. İssimo'nun sahibi İsmail Yılmaz, "Biz" dedi. "Aldığımız siparişi en geç bir ay içinde teslim edebiliyoruz. Az ise kendimiz yapıyoruz. Çok ise yakın komşumuza yaptırıyor ve zamanında teslim ediyoruz." Bu küçümsenecek bir imkân değil. Üret sat. Üstüne üstlük bu tür siparişlerde fiyatlar da yüksek oluyor. Horozlu marka Denizli geçen hafta Uluslararası Tekstil ve Konfeksiyon Zirvesi'nin ikincisini gerçekleştirdi. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancı uzmanın katıldığı zirve de gösterdi ki, Denizlili sanayici doğru düşünüyor ve doğru yolda ilerliyor. Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci, piyasa malı üretmenin hiçbir ekonomik tarafının olmadığını vurgulayıp, moda ve tasarımda iddialı hale geldiklerini söyledi. "Kimi ürettiği giysinin yakasına timsah, kimi de kuş resmi koyuyor" diyen Keçeci sözlerini şöyle tamamladı: "Biz neden horoz markalı ürün üretmeyelim?" Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için yeni yatırım yapmıyorlar ama daha verimli üretim için teknolojilerini yeniliyorlar. Akıllı tekstil ve teknik tekstil alanında önemli adımlar atılmış. Ayrıca, Keçeci Denizli'deki 52 banka müdürü ile bir araya gelip onlara durumu anlatmış ve panik yapmamalarını tembihlemiş. Üç bin yıllık kültür Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi ise üç bin yıllık tekstil kültürü olan Denizli'nin bu krizden yara almadan çıkacağına inancının tam olduğunu belirtti. "Denizli insanının genlerinde tekstil var. Tekstilin her türlüsü yapılıyor" diyen Zeybekçi, bu kümelenmenin büyük bir avantaj olduğuna dikkat çekti. "Tekstil ve konfeksiyon makinelerini belki taşıyabilirsiniz ama ya kültür. Kültür bizde. Dolayısıyla, Denizli hep tekstil ve konfeksiyon şehri olarak kalacaktır." Teşvikler değişiyor Türkiye'nin tekstilde sıkıntı çekmeyeceğinin altını çizen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, hazırlanan Teşvik Kanunu'nun sektöre soluk aldıracağını belirtti. Bu gerçekten önemli bir haber. Geçmiş dönemde 5084 Sayılı Yasa şayet doğru uygulanmış olsaydı, Türkiye uçardı ama olmadı. Uşak Denizli'ye... Adıyaman Gaziantep'e... rakip yapıldı ve sanayici kendisiyle rekabet etmek durumunda kaldı. Halbuki, bunun doğrusu yabancı ile rekabet etmekti. Müşteri kral Koton Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz'ın konuşması da çok dikkat çekiciydi. Satıcının mutlaka müşterinin tatmin edilmeyen ihtiyacını bulup çıkarması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, konuşmasında şunları söyledi: "Müşteri ürün bulmakta zorlanmıyor. Dolayısıyla, firmaların müşteri ihtiyacını doğru tanımlaması gerekiyor. Bu tespiti doğru yapan neden krizden büyüyerek çıkmasın? İstanbul, moda şehri olmanın tüm şartlarına haiz. Yeter ki, tespitler doğru yönlendirilsin."